TATİL ŞİİRLERİ

TATİL ŞİİRLERİ

Sezai Güler

Sensiz bir cumartesi yaprağı var yine takvimde sırada
Sonra yine bir tatil keyfi olmayan pazar, olamayan aslında
Cumalardan alıştırıyorum kaç vakittir kendimi, yine yok diyorum
Ama sen üzülme olur mu? Bizsizlik ne cumanın ne pazarın umurunda...

S.Güler-10.3.2017
..

Devamını Oku
Nurihakan Tataroğlu

Her yaşın farklıdır yaşantısı
Bazı yörelerin vardır özel çorbası tatlısı
Meşhur olduğu yerde yenilir yemeğin hası
Lüks otellerin tanınmıştır aşçısı ustası

Gezelim tanıyalım ülkemizi
Yerli yabancı turiste tanıtalım beldemizi
..

Devamını Oku
Özgür Can Kaygısız

Yaz tatili anımsatır
Tatil Marmaris’i.
Marmaris denince deniz
Deniz denince de
Sen gelirsin aklıma daima
Derya.
..

Devamını Oku
Fuat Eriçok

heyecan kıt.. aşk seyrek.. çokça monoton günler,
bayram.. tatil.. iş derken bir bir büyüyor dünler,
ömrümün özetini çıkarmak gerekirse
karşılıksız sevgiler.. tahsilâtsız ödünler!

(aralık 2004)
..

Devamını Oku
Mehmet Akif Tiryaki

İçi oyuk çınar yolun sonunda
Deniz onun yanı başında
Az ileride kadınlar plajı
Denize paralel binalar
Karşıda ufuk çizgisi
Feribot iskelesi
Lunapark ve bisikletleri ile
..

Devamını Oku
Nilgün Acar

YAZMALIYIM

Kaçtım.Evet,odama kaçtım.19 Mayıs bayramı nedeniyle,okullar tatil olduğundan ve öğretmenler de gelmediğinden.Kafeteryadaki sergiyi bekleme nöbetini bir arkadaşıma devrederek.Yemek sonrası,ağzımda kahve tadıyla birlikte,fırladım yukarı.Bu kez,RAVEL eşlik ediyor bana.Sadece BOLERO var sanmıştım.Sürpriiiz,dedi bana.Başka yapıtlarınıda sunarak.Gökyüzü gibi,ışıltılı bir gülümseyiş var yüreğimde,gözlerimde dudaklarımda.Çünkü,yazmak için olanak yarattım.Çaldım o zamanı.Hep iki arada,bir derede yazabiliyorum şiirlerimi,yazılarımı.Bana mutluluk nedir? diye sorsalar.SEVGİ VE Y A Z M A K derim.Sait Faik’e,varlığımı karesiyle çarparak katılıyorum.”YAZMASAYDIM ÖLECEKTİM”demişti ya.O belki gerçekten,belki de mecazi anlamda söylemiştir.Ama ben,gerçekten varolamazdım.Düşünemiyorum bile.Ardımda bıraktığım yıllara baktığımda.Her tarafı incecik,kaygan camlarla kaplı,derin mi derin bir uçurumun dibinden çıkarak,bu günlere ulaştığımı görüyorum.Kimse görmüyordu,bilmiyordu,inanmıyordu.Ben biliyordum,tek kendime tutunarak,o sonu yok gibi görünen cam uçurumdan,çıkabileceğimi.Sözcüklerim vardı,tadına doyulmaz oyunlar oynadığım.Hayatla,dünyayla,evrenle bile dalga geçtiğim.Dudaklarımdaki gülüşlerle,gözlerimdeki yaramaz ışıklarla,meydan okuduğum.MEYDAN OKUMAK! ! ! Sanırım benim özetim bu.Kocaman bir H A Y I R! ! ! çekebilmek.Sözcüklerim,yani oyuncaklarım.Bilinçsizdi önceleri.Şeker,süt,ciklet ve çikolata tadındaydı.Başka dereleri,çayları,ırmakları,nehirleri bilmeyen,küçücük bir akıştı kendi halinde ve yolunda.Şimdi,tüm tatların,doyumların ötesinde,tanımsız bir haz.Doğanın,evrenin tüm seslerini,dayanılmaz çağrılarını,taa en derinde duyumsayarak.Hem onlara karışan,hem de,yine kendi yolunda bir akış çağıl çağıl.Sen hep yazmalısın diyorlar bana.Evet,son soluğuma dek yazacağım.Tüm savaşımım bunun için diyorum.Ve aklımdan da geçiriyorum.KENDİME BAŞKA ŞANS TANIMADIM VE TANIMIYORUM Kİ.Benim en güzel armağanlarımdan birisi,yazabilme yetisi.Tüm armağanlarımla birlikte,en iyi biçimde değerlendirmeye çalışıyorum.(BOLERO 2. KEZ, AZDAN BAŞLAYARAK.SÜREKLİ KATILIMLARLA ÇOĞALIP,HIZLANARAK,SOLUK SOLUĞA YÜREĞİMDE.) Çoğu kez üzülüyorum.Aklımda,şiir-yazı yazma istemi varken.Bambaşka şeyler yapmak zorunda kaldığıma ve zaman bulamadığıma.Hayatın gerçekleri,o işler.Ama benim de bir gerçeğim var.Yani,varolma nedenim.Duvardaki Atatürk portresininin gözlerine bakarak.”Değiştirmeliyim her şeyi diye mırıldanıyorum.Evet,değiştirmeliyim.Usul ve emin adımlarla,o yoldayım.Bir arkadaşım:6 saatte yazdım şiirimi demişti.Birçoklarından da duyuyorum.Ya da okuyorum,günlerce-aylarca çalışılıp,uğraşıldığını.Benim,6 saat uğraşmaya hem zamanım yok.Hem de sıkılırım.Geçerim bilgisayarın başına.Görünmeyen bir el dolaşır usumda,yüreğimde.Büyülenirim sanki.Akıp gelir sözcükler.Bambaşka bir boyuttayımdır.Oyun kısa sürmek zorundadır.Kesin ve net.Oynar,biçimlendirir,bitirir bırakırım. O Y U N.Yaşamın kendisi bir oyun-yorum değil mi? Oyuncaklarımı çok seviyorum.S Ö Z C Ü K L E R İ M İ. Teşekkürler ey yüce yaratıcı.Teşekkürler doğa anam.Ben hep YAZMALIYIM.YAZMAK,MUTLULUĞUN RESMİNİ ÇİZİYOR YÜREĞİME.BEN DE,DUDAKLARIMDAKİ GÜLÜŞLERLE,HAYATA ÇİZİYORUM.
Nilgün Acar
20. 05. 2008
..

Devamını Oku
Ali Rıza Atasoy

Asli meşguliyet alanımın dışında “yazmak” anlamında şiirle uğraşmaya ilk kez onunla başladığımı söyleyebilirim. Daha önce birkaç söyleşide de dile getirdiğim gibi, ilk kez şiir yazmaya 1980-1984 yıllarında üniversite öğrencisi olarak bulunduğum Erzurum’da başlamıştım.O tarihlerde abonesi olduğum Ahmet Kabaklı hocanın Türk Edebiyatı Dergisinde “Sanat Fidanlığı” adında bir şiir köşesi vardı.Bu köşeyi Ömer Lütfi Mete yönetiyordu.Aynı dergide zaman zaman kendisinin de şiirleri yayınlanırdı ve onları büyük bir keyifle okurduk.Birçok şiirsever ve okuyucu gibi bendeniz de şiir denemelerimi bu köşeye gönderirdim.O yıllarda bazı ulusal gazetelerin şiir köşelerinde ve Türk Edebiyatı Dergisinin Sanat Fidanlığı köşesinde, bu ünlü edebiyat dergisinin iç sayfalarında birkaç şiirim yayımlanmıştı.Bunun üzerine artık bizim fakültede okul arkadaşlarım bana “şair” diye hitap etmeye başlamışlardı.O gün bugündür aradan geçen çeyrek asrı aşkın zaman diliminde görüştüğüm okul arkadaşlarımın ilk hitap sözcüğü halen “şair” olarak başlar. Daha önce de birkaç kez ifade etmiştim; bu durum bana her zaman büyük mutluluk vermiştir.Ve bu sıfatla hitap edilmekten, anılmaktan halen büyük mutluluk duymaktayım.Bunu saygıdeğer Ömer Lütfi Mete ağabeyimize borçlu olduğumu belirtmek isterim.

Bizim için üniversite öğrenciliği dönemi sona erip memlekete dönüş yaptıktan sonra, hayatın meşgalesi içinde “şiir yazmak” anlamında bir fetret devri başladı, birkaç yıl öncesine ve antoloji.com ile tanışıncaya kadar.İşte üniversite öğrenciliği dönemi bitttikten sonra hayata atıldığımız uzun yıllar boyunca da Ömer Lütfi Mete ismi bende saygıdeğer bir şair olarak kalmıştır.1990’lı yıllardan itibaren medyanın ve kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birilikte özellikle televizyonlarda “Deli Yürek” ve “Kurtlar Vadisi” gibi seyirciyi ekranlara kilitleyen dizilerin arkasında senarist-söz yazarı olarak onun imzasını görmüş olmaktan kendi adıma ne kadar kıvanç duymuşumdur. İlerleyen yıllarda da yine televizyonlarda ve çeşitli medya araçlarında dini-siyasi-ekonomik ve sosyal konularla ilgili pek çok tartışma programında izlediğim bu Türk aydınına kendi adıma bir kez daha hayran olmuştum.Ve son birkaç yıldan beri de bir ulusal gazetedeki köşe yazılarını hiç kaçırmadan okumak bende bir tiryakilik halini almıştı.Böylesine on parmağında on marifet olan bu saygıdeğer Türk aydının, yıların birikimini o mütevazi ve aynı zamanda gözünü budaktan esirgemez tavrıyla kendi toplumuyla paylaşma çabası benim için her zaman takdire şayan olmuştur.

Yaklaşık bir ay kadar önce izinli ve tatil nedeniyle bulunduğum memleketim Ankara’nın Çamlıdere ilçesinde günlük gazetelere bir göz atmak ve tabi aynı zamanda Ömer Lütfi Mete ağabeyin köşesini okumak için Öğretmenevine çıkmıştım. Gazeteyi elime alır almaz Ömer Lütfi Mete ağabeyin bir kalp krizi geçirdiği ve hastaneye kaldırıldığı, durumunun ciddiyeti koruduğu haberiyle adeta şok olmuştum.İşte o ilk haberi okuduğum günden beri izin bitip görev mahalline dönünceye kadar, bu kıymetli vatan evladının sağlık durumuyla ilgili haberleri yeteri kadar takip edemedim.Bugün yine Öğretmenevinde gazeteleri elime alır alamaz, onun sağlık durumuna ilişkin bir haber olup olmadığına baktım.Halen İstanbul Doktor Siyami Ersek Eğitim Ve Araştırma Hastanesinde yoğun bakım halinin devam ettiği ve durumunun ciddiyeti koruduğu haberiyle bir kez daha acı duydum.Ve bununla ilgili olarak bugün bir ulusal yayın organında (Yeni Şafak Gazetesi) Ali Murat Güven imzasıyla yayımlanan aynı başlıklı aşağıdaki (Bu Şiirin Hikayesi) yazı adeta duygularıma tercüman olmuştur.Bu nedenle bu yazıyı siz değerli sanat dostları ve şiirseverlerle paylaşmak istedim.Saygıdeğer Ömer Lütfi Mete ağabeyime Cenab-ı Allah'tan acil şifalar diliyorum.Saygılarımla.17/08/2008 – ali rıza atasoy
..

Devamını Oku
Nilgün Acar

RÜYA GİBİ

Geçtiğimiz kış,ÇIĞLIK grubunda ben ve birkaç arkadaş söyleşirken.Beni kentlerine davet etmişlerdi.O zaman,olanaksız gibi görünmüştü gözüme.Şakadan tamam gelirim demiştim her ikisine de.Biri Alanyadaydı,biri Zonguldakta.Yakın zamanlarda bir gün,Alanyadaki arkadaşım granmayat rumuzlu İlhan ERMİŞ,bana bir şiir gönderdi.Yazarını biliyor musun? diye.Söyleşirken,” Hadi Alanya ya gelsene “ dedi yeniden.Çok yoğun geçen bir çalışma döneminden sonra,epey cazip gelmişti bu öneri.Tamam dedim.Kardeşim yer ve bilet ayırtmak için,birkaç hava yolunu aradığında:Bedensel engelli olduğum için,yalnız uçamayacağım bildirilmiş.Oysa:On yıl önce,üç kez tek başıma uçmuştum ve hiçbir sorun çıkmamıştı.Çok üzüldüm.Bana kaçıncı sınıf insan muamelesi yapılıyordu.Gözyaşları içinde,”İSYAN EDİYORUM” başlıklı bir mesaj yolladım gruplarıma.Hemen herkes çok ilgilendi.Tanımadığım birçok insan yanımdaydı ve yardım etmek istiyorlardı.Ettiler de.Tüm beni kabul etmeyen hava yolu şirketleri geri adım attı.O mesaj sayesinde tanıdığım bir dost,hem uçak biletlerimi hediye etti.Hem de,eşiyle birlikte gelerek,beni Atatürk hava limanına götürüp,görevlilere teslim etti.Ayrıca:yanıma da harçlık verdi.Bir mucize daha oldu ve beni ilk kez,cam kenarına oturttular.Çok güzeldi,uçarken dışarıyı seyretmek.Antalya ya indiğimde,İlhan kızı ve oğluyla gelmiş beni bekliyordu.Hep birlikte,Alanya ya gittik.İlhan’ın cafesi vardı,eşiyle işlettiği.O cafe hala gözlerimin önünde.Tüm duvarlar,masalar ahşaptı.Ve üzerlerinde şiirler-yazılar-güzel sözler vardı.Benim bir şiirimi duvara astığını,daha önce söylemişti.Sadece cafe değil,her türlü çok güzel ev yemekleri yapılıyordu.Tam sezon olduğu için,yoğun bir tempo vardı.Ben,bana yardım edecek,bir bakıcı istemiştim.Birçok yere haber bırakılmış.Ne yazıkki,herkesin bir engeli çıktı.İlhan’ın eşi,melek yürekli Ayşe.Hem cafede çalıştı hem de bana baktı.İlhan,bu dünyada tanıdığım en iyi insanlardan birisiydi.Harika bir aileydiler.Çocuklar ve babaanne de benimle ilgilendi.O güzel ailenin çevresindeki,birçok iyi insanı da tanıdım.Hepsi de bana,ayrı ayrı yardımcı oldular.Gezdirdiler,arkadaşlık ettiler.Bir bebek,bir prenses gibi,sevgi dolu bir cennetteydim sanki.Alanya ya aşık oldum.İstanbuldan sonra,başka bir kenti sevebileceğimi,hiç sanmıyordum.Ama Alanya ya,orada yaşamak isteyecek kadar bayıldım.Müzeyi gezdim.İlhan ve Ayşeyle piknik yaptık.Diskoya gittim,atlıkarıncaya bile bindim.Deniz kenarında dolaştım,oturdum saatlerce.Çoğu kez bir caddenin kenarında oturup,etrafımdan dünyanın bütün insanlarının akışını seyrediyordum.Evet,renk renk,dünyanın bütün insanları.Cafeye gelip gidenler,çok ilginçti benim için.Alabildiğine mutlu olduğum,düşsel bir ülkedeydim sanki.Alanya,hayatın başka yüzüydü benim için.İnsanlar tatile,eğlenmeye geldikleri için,gergin-stresli değillerdi.Elele,sarmaş dolaş,sevgi-aşk doluydular.Mutluydular.Bu pozitif ortamı seyretmek,beni de mutlu ediyordu.Çılgın cesaretimin,inatçı savaşımımın ödülünü almıştım.Ben tek başıma tatil yapabiliyordum.İnsanlığın bitmediğini,bitmeyeceğini görmüştüm Alanyada.Beni ilk gören insanlar,iyilik melekleri gibi yanımdaydılar her anımda.Yüreğimin bütünleştiğini,tüm varlığımın dolduğunu duyumsadım.Hiçbirimiz yalnız değiliz.Yeter ki isteyelim.Alanyada yaşadığım on günlük süreç,hayatımın en güzel zamanlarından birisiydi.Seneye her türlü koşulu daha iyi oluşturup,yine gideceğim Alanyaya ve çok daha uzun kalacağım.İlhan ve Ayşe.Çok iyi duyumsuyor ve biliyorum ki,hayatımın sonuna dek dostum kalacaksınız.Kızınız Yağmur’u ve oğlunuz Kartal’ı kendi canım gibi benimsedim.O tatlı,özverili,harika insan babaanneyi de.Hürriyet hanım.Benim için durmaksızın çırpınan kanatsız melek,güzel insan.Sen de hep yüreğimdesin.Ve diğer tatlı insanlar.Sizleri daha uçakta özlemeye başladım.Dönüşte de cam kenarındaydım ve yanımda bana yardımcı olan,kibar bir beyefendi vardı.Dedim ya,insanlık bitmemiş.Havaalanına indiğimde.Uçak biletlerimi hediye eden dost ve eşi,kucağıma kocaman bir çiçek buketi koydular.İstanbul’un harika karşılamasıyla,bir saatte geldiğim Antalyadan,üç saatte ulaşabildim kaldığım yere.Ama rüya gibi tatilim,yüreğimde sımsıcak yaşıyor.Herkes,benim çok değiştimi,moralimin daha iyi olduğunu,güzelleştiğimi söylüyor.Dünyanın en iyi ve değerli insanı İlhan.Antalyada veda ederken,”Çok teşekkür ederim geldiğin için “ demiştin.Asıl ben sana,sonsuz teşekkürler ederim.Herşey ama her şey için.Bir yanım,sizlerde ve Alanyada kaldı.SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM VE ÖZLÜYORUM.Nilgün ACAR 21.08.2007
..

Devamını Oku
Elmaçiçeği

Sarı papatyam, Afyon gülüm,
Haşhaş boylum, tatlı dillim,
Yokluğunu düşünmek bana ölüm.
Yeter artık şu yokluğun dön geri
Yüzüm gülmez gittiğin günden beri.

Hayat sessiz, odan sessiz, ev sessiz,
..

Devamını Oku
Masal Mavi

Yarın bayram dediler
Bana ne ki bayramlardan dedim
Kutlama yapacak kadar
Keyifli değilim
Tatil dedim benim için tatil
Derin bir uykuya dalar
Dinlenirim belki
..

Devamını Oku
Turgay Çobanoğlu

Günler hiç umurum da olmazdı
Bu derde düşmeden önce
Sabahı beklediğim gece yormazdı
Geleceğin günü öğrenince
Pazar tatil pazartesi ve salı gelmedi.
..

Devamını Oku
Muhittin Alaca

Fırtınadan sonra gelgitler diner,
Püskürür lavlar, yanardağlar söner;
İçimin aleviyse durmadan yanar.
Ateşime odun taşır gözlerin,
Her bakışınla, saplanır yivli ok;
Musikidir ruhuma, tatlı sözlerin.
Vefasız sevdalara karnım tok,
..

Devamını Oku
Seval Günaltay

Yaşlı teyze elinde eski bir çanta
Adımlarını saymak kolay mı kolay.
Ak saçları yazmasından taşmış
Belki çok değil ama yeter ona o yaşta.
Ellerindeki kıvrım Ege kadar derin
Belini doğrultmak herhalde imkansız.
Alışkın olmadığı yanan ışık altında
..

Devamını Oku
Okan Ağ

Beni yargılamayın..Asın!
Günahlarım saymakla bitmez..Ufak bir çocukken…yada şöyle diyelim ki artık cümle süslemeye ihtiyacım olmadığı vurgulansın..çocukken…çocukken başladım ben inanmaya.O dönemlerde en büyük suçtu inanmak.Ne haddimize düşmüştü uzun saçlı sevgilinin –ki kendisi bunu asla bilmedi,altın saçlarına dokunmak.Yıllarca günaha girdim ben sırf o saçlara dokunmak için çocukmuşum gibi yaptım,yaşıma yakışır oyunlar oynadım ve tek ben değil,her dönem bütün çocuklar…günahkardık biz…inandım bir gün bunların gerçek olabileceğine aramızdaki boy farkını görmezden gelerek.O dönemlerde çocuklar boy sırasına dizilirdi,bu yüzden ulaşamadım,hep uzaktan baktım ilk aşkıma.Ama içime girmişti bir kere şeytan,bir şey vardı beni zorlayan,illa ki sevmem lazımdı yoksa durduk yere sevesim gelmiyordu kimseyi.Sınıfın en ücra köşelerinden onu izlesemde,asla yanına yakıştıramasamda cılız ve boyuna yenik bedenimi..benimdi o..bu yüzden beklerdim her tatil dönüşü onun okula geldiği yolu.İlk adımlarını ben izlerdim.Dedim ya günahkarım ben,attığı her adımı üstüme alır,sanki bana geliyormuş gibi sevinirdim.O zamanlardan gelir her hatamı şeytanın üstüne atmam.En büyük günahımızdı inanmak,bunu yeni yeni öğreniyorum.Hepimiz miniciktik ve abilerimize kıyasla daha günahkardık biz her şeye inanıyorduk..Mesela hepimiz büyüyünce bir şey olacaktık,her ne demekse şey,biz o olacaktık işte inanmıştık.Toplu günah seansları düzenliyor,birbirimize bizden haberi olmayan sevgililerimizden bahsediyorduk..Çocuk değil adeta bir avuç şeytandık.minicik kızların –ki çok güzel saçları vardı,günahına giriyorduk..Ayıptı hem de çok ayıptı Ali nin Ayşe yi sevmesi ve Ayşe nin bu insanlık dışı olayı kara tahtadan öğrenmesi..Zira biz ondan önce haberdar oluyorduk..Alışmıştık artık,günaha battıkça keyif alır olmuştuk,şiir yazmaya yeltenenler bile oluyordu aramızda ama ben o kadar cesaretli değildim..Sonra büyüdük her çocuk gibi artık yakalambaç oynamak keyif vermez olmuştu sebebi ise çok büyük bir günahtı,o koşuşturma esnasında öpüşemiyorduk..Daha sakin yerlerde daha az insanla oynamaya başladık,sinema diye bir yer vardı ki babalarımız yalnız yollamaya korkarlardı..Oraya gidip film izliyomuş gibi yapmayı öğrendik Hatta ara sıra öpüştüğünü iddia edenlerimiz bile oldu.Ve sonra yazmaya başladım.Bizler inanmış günahkar çocuklardık şiirlerimizde sevişiyorduk ve o zamanda günahtı sevişmek şimdiki gibi..Öyle söylüyordu bize amcalarımız,ama biz çocuktuk,silgi çöplerini biriktirip ateşte eritince yeni bir silgi yapacağız zannediyorduk,bu yüzden üstüne gittik tüm günahların ve güzel olan her şeye inandık.Hiç bir olgun insan bizim kadar çok aşık olamadı..Onlara benzeyemedik biz,hala her şiire en az bir sevişme sığdırıyorduk,kıyısından köşesinden de olsa..Gerçi ne demekti bilmiyorduk ama güzeldi sevişmek ve bütün güzel şeyler günahtı..Tıpkı arzulamaya çalıştığımız yaşıtımız sevgililerimizin –ki hala haberleri yok sevgili olduğumuzdan,beyaz çoraplı narin bacakları gibi..Çocukluğumuza verdiniz belki hatalarımızı yada hata diye yorumladıklarınızı..Bizler büyüdük artık günahlarımızı engelleyemeyeceğiniz kadar büyüdük ve öğrendik sevişmeyi..Sevişmeden yaşanan aşkların ürkekliğini..Diğer arkadaşlar neredeler bilmiyorum,hiçbirini görmüyorum bu aralar,onları aramayın ölenler bile oldu içlerinden..Bütün günahlarımız için beni asın..Hala sevişmek istiyorum,adam olamadım ben halbuki ne demiştik büyünce bir şey olacaktık,ben beceremedim yaşıtlarım gibi,hiçbir şey olmadı bizden..Hala sevince yargılanıyoruz öpmeye yeltendiğimiz için..Sevdikçe seviştiğimizi ve seviştikçe bir olduğumuzu anlatamıyoruz..Bizler büyük günah işledik; sizin korkularınıza inandık,sarıldık,kucakladık düşünürken bile tedirgin olduğunuz hayallerinizi..Beni yargılamayın,asın! Eğer yargılarsanız haklı çıkabilirim..
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Yine bir tatil günü, kanallara bakarım,
Televizyonum açık, evde yalnız kalırım…

Şahsım çok denemiştir, program konulmayacak,
En eski filmlerden, bol bol yayımlanacak…

Siyah beyaz yapımlar, bizde çok bereketli,
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Bugün yine tatildir, tek şey konulmayacak,
Evlerimizdeyiz ya fayda sağlanmayacak…

Çıkılsın ve gezilsin, marketler dolaşılsın(!) ,
Evde eğlenmen yasak, piyasalar canlansın(!) …

Bizde tatil olunca, program yayımlanmaz,
..

Devamını Oku
Altan Doğan

seni seviyorum sabahın beşi
tatil başlamış kadar yatılı okullarda
ben yaşarken iyiyim her şey yaşarken iyi
taşlar da ölüyor mezarlıklarda

seni seviyorum çekingen akşam
yeryüzünü geziyorum o saatlerde
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

İşte yine bir tatil araları yayınla,
Herkes ekran başında çıldırtmaya hazırla…

Cumartesi ve pazar geldi mi tatildeler,
Reklam, tanıtım, ara yok başka bilinenler…

Zaten programların yok sinirlenen kapatmış,
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Bugün mecburen pazar, düşünülmeyeceğiz,
Ekran tatil yapacak biraz üzüleceğiz…

Bol reklamlarıyla belki çıldıracağız,
Tanıtımlarıyla da biraz sıkılacağız…

Şahsımız biraz şanslı ayılara rastladı,
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Ayşecik ve Ömercik, artık ezberlemişiz,
Akla bunlar geliyor mecbur izleyeceğiz…

Eskimiş kasetlerden yayınlayacaklar,
Başka şey de beklemem biraz uzanacaklar…

Yani bir nevi tatil başlarında kimse yok,
..

Devamını Oku