Öğrenci, veliler heyacan yaşar,
Öğretmen çalışır sorunu aşar,
Karneyi alanlar evine koşar,
Onbeş tatil olur yarı dönem de.
Uzakta olanlar hasret giderir,
Hocalar gerekli ödevi verir,
..
Nice bayramlara kavuşmak güzel,
Tüm işciler için bugün çok özel,
İştirak ediyor devlet ve tüzel,
Resmi tatil oldu mayıs bayramı.
Amacı kötüye kullanmak yanlış,
İyiye yönelsin bü yönde çalış,
..
Deniz ve yayla ikisi de güzel yer.
Elbette tatil yapacağın özel yer.
Sizce tatili nerede güzel geçirir?
İkisi de tatil yapacağın sözel yer.
Deniz tam aşağıda sıfır noktada,
Tedbirli git balık da olur oltada.
..
Amir de, memur da kurala uyar,
Patron da,işci de mesajı duyar,
Özel de, tüzel de yapıyor ayar,
Cumartesi,pazar resmi bir tatil.
Haftanın beş günü işler aksamaz,
Kadrolu imamlar kıldırır namaz,
..
Balıkesir ili, Ayvalık ilçe,
Her karış değerli atın ve külçe,
Turist akın eder inan binlerce,
Tatil köyü olmuş bu Sarımsaklı.
Düzenli bakarsan değişir imaj,
Üç yönü çevriktir sahilde pilaj,
..
Tatil
‘‘ Yoruldum’’dediğin gün sende uzanacaksın
Çalış çalış bedava tatil kazanacaksın..
..
Sevgiyi yaşamamışım meğer, son sevgilim de terk edip gitti. Aslında terk denmez buna, bir çeşit sürgün biçimi… Ya da göç… Belki de yurdundan uzak olmak... Böyle bir şey olsa gerek, terk edilmek. Benim, çok anım oldu. Onun da sanırım, benle anısı yoğundu. Bir bebek kiralayacaktım ona. Sevişmelerimiz saate sığmazdı. Bir tutam nane likörüydü sevişi. Her soluğunda, analitik geometri izleri vardı. Babası, onun hayatında egemenlik biçimiydi. Basardı küfürü, öperdim dudaklarını. Saatlerce onu dinlemek, embesil âşıkların izlenimi sayılırdı. Ben boktan mühürlenmiş “kahpe bir âşıktım” onda. Neden bırakıp gidiyorsun? Ben lise gibi sevmiştim. Tabii ya, tatil anlayışı lazım! Kimileri için tatil, bir sevgilinin apış arasında saatlerce uymaktır. Kimileri için de Eski Yunanistan’ın anıtsal yapılarında, bilinmeyen tarihin izlerinde, renk kavramı yaratıp güneşin batışında uzun uzun işemektir. Çünkü hayat, kendini restore edemiyor. Senden ayrıldığım gün, hayat; toplumda egemen olan kalıpların içinde öylesi mühürleyecek ki beni, kültürel değişim söz konusu olamayacak. Bedenimi dünya varlıklarından koruyacağım. Kalbimi, Akdeniz’in bilinmeyen bir kışında Akdeniz foklarına teslim edeceğim, tabii soyu tükenmemişse. Yumrukla! Öldür! Aslında bunu gözyaşların yapsın! Bendeki son kalanı kuruttum. Hatırlar mısın, dünyaya bakışımızı? Mesela, her gördüğümüz nesnenin altında bir çift göz görmeye çalıştığımızı… Sana her dokunuşumda, bedeninin desenlerinde sıfırlanırdım... Bana göre, “sıfır” çok değerlidir. Yokluğu temsil eder. Yok olanı bulmak, zordur. Var olansa, klişenin en sıkıcı hâlidir. “Kamu hizmetine girmeye müsait sevişme”ydi bizimkisi. Hatırlar mısın, karlı bir havada elinde ÖSS Kılavuzu, geleceğe uzanmaya yol açacak yaşama yolculuk edecektin. Sanırım, akşamüstüydü. Senden delice etkilenen ben, gelecek her türlü tepkiyi hesaplayıp seninle tanışmıştım. Oysa hiçbir şey göründüğü gibi değil! Yargılı değil! Ön yargılı, hiç değil! Benimle, sen de tanışmak istemiştin. O gece dört ayrı senaryo yazdım. Dört ayrı olaydan ve dört ayrı mekândan bahsettim. Sanırım, Perşembeydi. Bir yaz günüydü. Bir daha buralara gelmeyeceğini, İstanbul’a temelli gideceğini söylediğin o an, bedenime inen ayrılık yeminleri saplanmış ve o yaz soğuktan yüreğim tramvayın altında kalmıştı.
..
Seni kalbime gömdüm
Üzerini tatil aşkıyla örttüm
İzmir yolunda mavi hızdayım
Pembe bir hazda
Dilimde aynı şarkı
Gözümde yaşla
Olta attım yeni bir yaşama
..
YAZ TATİLİ
Geçip giden yaz tatili zevk vermedi hiç bana. Bir yandan aşırı sıcaklar ve aşırı sıcakların hareketlerimi kısıtlaması yaz tatilimi zehir etti bana. Herhangi bir tatil kültürüne sahip olamamak da cabası. Aileden gelen bu kültür bizde yok. Babam tatil bilmezdi. Yıllık iznini evde geçirirdi. Biraz tembellik yapmak, biraz fazla uyumak ona yeter de artardı bile.
Dedem zaten tatil nedir bilmezdi. O köyde kuran kursunda hocalık yapar, hafta sonlarında eve dönerdi. Kendini tümüyle ibadete vermiş bir Allah adamının tatille ne işi olabilirdi ki. Tatil kelimesi onun lügatinde bile yoktu. Emekli de olmamıştı zaten. Resmi olarak herhangi bir iş yapmamıştı. Çalıştığı kurslarda onun adına SSK yatırılmamıştı. Zaten az bir ücretle çalışır, takdir edilen ücretin bayağı bir kısmını da kuruma bağışlardı.
Babam onun aksine ne yapıp yapıp diyanet kurumuna bağlı bir din adamı hüviyeti kazanmıştı. 25. Yılını doldurur doldurmaz emekli olmuş, emekliliğin tadını çıkaramadan hastalanmış ve çok geçmeden dünyasını değişmişti.
Bense 27. Yılımı çalıştığım halde babamın akıbetine uğramamak için emekli olamıyorum. Oysa dinlenmeye öyle ihtiyacım var ki. Ama emekli günlerimin kabus günlerim olacağı korkusuyla karar veremiyorum.
Bu yaz tatilleri emeklilik günlerinin bir provası niteliğinde oluyor, ama bu provalar bir türlü mükemmelleşemiyor, kötü bir denme olmaktan, emeklilik kararını ertelemekten başka bir şeye yaramıyor.
..
Tatilden hiç hoşlanmam, çünkü hoşlanamadım,
Anlamadığımdan mı, boş zaman bulamadım?
Nedense boşluğum yok, bu yüzden sıkılırım,
Gözüm arkada kalır, mahvolur yıkılırım…
Çevrem yüzüme vurur, “Çıksana der tatile! ”
..
Aslında yorgun değil meşgul de sayılmazdım,
Tatil dersem yapmadım olsa da yapamazdım…
Düşünebilmek için bir boşluk arıyordum,
Zaman hızla geçiyor hesap yapamıyordum…
Neyse ki tatil geldi hiç görmemiş değiliz,
..
P E G A S U S
5 Temmuz 4 Ağustos tarihleri arasında,Alanyada,çok güzel bir tatil yaptım.Herşey sorunsuzdu.Ama 4 Ağustos,saat 14,30’da,Sabiha gökçen hava alanına inip,bagajlarıma baktığımızda,aklıma bile gelmeyecek bir sorunla karşılaştım.Tekerlekli sandalyem,hasar görmüş.Yepyeniydi sandalyem.Alanya ya giderken almıştım.Alanyada da hiçbir sorun yaşamamıştım,sandalyemle ilgili.Yardımcım,hemen sorunu belirtti.Rapor tutuldu.Verilen belgeleri kaybetmemem söylendi.Kaldığım yere gidince,hemen arabayı aldığım firmayı aradım.Tatil dönemi olduğu için,birkaç gün sonra gelip baktı yetkililer.Sorun,bizim sandığımızdan çok daha büyükmüş.Sandalyem,onarılamayacak derecede hasar görmüş.Havayolu şirketinin,ilgili bölümüyle görüştü firma yetkilileri.Arabanın bedelini ödemeyeceklerini söylemişler.Çok az bir miktar verebilirlermiş.Oysa,tamamen bagaj taşıma hatasıydı.Sorumluluk ve sorun,PEGASUS’undu.Ve ben çok,çok üzülmüştüm.En az iki yıl kullanacağım sandalyem,bir saat uçuş sırasında,onarılamayacak duruma getirilmişti.Yürüyemeyen bir insan için,tekerlekli sandalyenin ne anlama geldiğini? Az çok tahmin edebilirsiniz.Ayrıca:Yapılan haksızlığı da kabul edemiyordum.Sorunu,arkadaşıma ve eşine anlattım.Bu kez,havayolunun ilgili birimini arkadaşım aradı.Ona da,elimdeki belgelerle birlikte,başka belgeleri,kendilerine ulaştırmam söylenmiş.Ertesi günü,ben tekrar aradım.Benim hiçbir kusurum olmadı halde,neden güç durumda bırakıldığımı? sordum.Israrım ve baskım sonucu,gerekli belgeleri ulaştırmamı ve kabul edersem eğer? Ancak üçyüz dolar ve ödediğim bagaj ücretini alabileceğim söylendi.Kabul etmezsem ne olur? Diye sordum.O zaman,satın alma birimimiz,size başka bir araba alıp verecek dedi,yetkili kişi.Kabul etmek zorundaydım.Çünkü,sandalyelerin sınıf sınıf olduğunu.Bana,en düşük fiatlı bir sandalye verileceğini biliyordum.Üstelik:Ben,bedensel yapım gereği,her sandalyeye oturamıyorum.Belirli özelliklerinin olması gerekiyor.Bir sürü uğraş sonucu,409 YTL. Yatırıldığını öğrendim banka hesap numarama.Oysa,sandalyemin ücreti 650 YTL.ydi.Faturamı da,belgelerle birlikte iletmiştim.650 YTL. Nerede? 409 YTL.Nerede? Arada 241 YTL.fark var.Ve ben,sokaktan toplamıyorum parayı.Hayatta ise,tek başımayım.Beni,kendimden başka koruyacak kimse de yok.Dişimden,tırnağımdan biriktirdiklerimle yaşıyorum. İnanamıyorum.Koskoca PEGASUS bana sandalyemin ederini ödemedi.Oysa,üç yolcu parası anca eder.Üzüldüğüm,mağdur edildiğim de cabası.Bu yazıyı yazmak için beklememin nedeni:Hesap numarama,ne kadar para yatırdıklarını? öğrenebilmekti.Çevremdeki insanlara anlattığımda,”Boş ver.Bu kadar da aldın ya.”tümcelerini duydum.Yani,sus ve kaderine razı ol demekti.Ama neden susayım? Haksızlığa uğradığım halde,bir kenara çekileyim? Hep,”AMAAN BOŞ VER”ler le haksızlıkları körüklemiyor muyuz? Bu gün bana,yarın başkalarına.Benim yapabileceğim bir şey varsa? Yaparım.Yapabileceğim şey se,bu olayı yazarak.Duyurabileceğim her yere,herkese duyurmak.Bilincim,bunu yapmamı söylüyor.Bir daha asla,PEGASUS’a binmeyeceğim.Protesto ediyorum.Durup dururken,beni üzdüler,uğraştırdılar.Yeni bir sandalye alma durumunda bırakarak,güç duruma soktular.Haksızlık bu.Ve ben yine,İSYAN EDİYORUM.
Nilgün ACAR 11. 10. 2008
..
Bugün günlerden pazar,
Kimi piknikte keyif çatar.
Sinemaya,tiyaroya,Kimi gider maçlara.
Derneklere, kulüplere,
Gider kimi meyhaneye.
Karı koca çalışanlar,
Bazen evlerdekalırlar.
..
Aldık bugün karneleri
Sevindirdik aileleri
Özlemiştik bu günleri
İşte geldi gene tatil
Gezip görüp koşacağım
Sitresimi atacağım
..
Şimdi tatil deniz duygusu
Şimdi huzur deniz kokusu
Şimdi mola deniz yosun
Güneş üzerimizde doğsun
..
Hevesle geldim köyüme
Muhtaç ebeme dedeme
Emir iş çok şu dillerde
Bu ne biçim tatil be
Koş tarlaya bekle şurda
Dil söylenir susmaz bana
..
Birbirinden güzel olan haftalargeçti
çalışma saatleri geldi yine kapıya çattı
onbir ayı saymak yine aklıma takıldı
güzel günler yine geride kaldı çünkü tatil bitti
Bu gurbet acaba bir gün olur bitermi
çektiğimiz bunca acı acaba gönlümüzden gidermi
..
Tatil günü; aşka tatil hayatimin/
Ve en gülcü kas kalp/
Ögreniyorum güc bela/
Ac kaliyorum/
Dayanamiyor da değilim/
Ben dayaniyorum da/
Dudaklarima hükmetmek zor/
..
İşçisi aç kendi para eziyor
Alanyada her gün plaj plaj geziyor
Sabır telkiniyle sözler diziyor
Söyle patron tatil nasıl geçiyor
Boş kaynar tencere ocakta yemek
Param yokki alam bir kuru ekmek
..
Bu onların usulü, fakirleşeceklerdir,
Tatil günlerini boş boş geçireceklerdir…
İşte bugün de tatil oturmuş bekliyoruz,
Film falan hiçbirisi yok ki oyalanıyoruz…
İş adamlarından mı medet beklemekteler?
..