Ankara`ya aş düşüyor
Her melekte sen iniyon,
kalbime tane tane
Yağan aşk ile
Kalbim donuyor
Kalbimde aşk tutuyor
Okul yolları kapanıyor
..
Sen geldin tatil geldi
Her yere neşe getirdi
Güneş çıktı,hava ısındı
Canım güzel yaz.
Artık yüzüne bakamam
Parlaklığına doyamam
..
Zamanı bedava harcamakmış kışta tatil,
Sobanın başında dost bildiğim kitaplarla.
Okuyamıyorum ki hiç birini.
Dışarıda kar yağıyor düzensiz,
Tıpkı ben gibi...
Hava kapanık, içim kapanık, yol kapanık,
Gidemiyorum ki.
..
Gelince biraz daha büyümüs biraz daha esmerlesmisti.Türkiyede istedigi gibi tatil yapma
imkani bulamamisti. Türkiyedeki yakinlari calismak zorundalardi. Kustatlim bir tatil
beldesine gitmek istemis ama kendisine kim eslik edecek. Ikide bir de annesine beni bir yere
götürmüyorlar diye sikayette bulunuyormus. Halbuki yakinlari kendi imkanlari ölcüsünde
..
sömestr
herkes biliyordu
cumartesi öğleden sonraları
okula gidilmeyeceğini
ben hariç, herkes biliyordu
..
Şimdi anılara dalıp gitme zamanı,
Deniz, güneş şahit; bütün gelenler gitti.
Henüz yaz; aylardan Ağustos, tatil bitti...
Renkli fotoğraflar; sıcak kucaklaşmalar...
Ve binbir anı,
Ve geldi onbir ayın sultanı...
..
Yanınızda vıcık vıcık insanlar,
Koşuşturuyor ciyak ciyak çocuklar.
Böyle dinlenme olur mu?
Söyleyin a dostlar!
Sakin bir tatil yapmak istiyorsanız
Girne Dome Hotel’ e gelin sakıncasız
..
Zaman zaman bir köy şiiri yazayım deyip başlıyorum karalamaya. Köyümüzün eski meydanı, köy önü dediğimiz köyümüzün hemen altı, ekin tarlaları, harman yerleri, ekinler kalkınca oyunlar oynadığımız, güreştiğimiz, boğuştuğumuz, yaylımdan gelince koyunun kuzusuyla, ineğin buzağısıyla, atların tayıyla buluştuğu, tavuk, hindinin gezindiği, etrafında dikenli telleri, beton duvarları olmayan, sınırları ise bir kara saban çizgisi olan dümdüz tarlaları aklıma geliyor.
Bedri Rahmi Eyüpoğlu gibi nerede bir köy şiiri, türküsü görsem içimi sızım sızım sızlatır. Yaşlımızın gencimizin geçim sıkıntısı, daha iyi hayat sürme sevdası ve başka nedenlerle varoşlara göçmemiz yüzünden köylerimiz maalesef Sivas Divriği türküsündeki,
“Asrı gurbet harap etmiş köyümü
Bülbül gitmiş baykuş konmuş gel hele
Ben ağayım ben paşayım diyenler
Kapıları kitlemişler gel hele
..
Sabahın erken saatlerinde bir tatil günü Karamürsel arabasıyla yolculuk yapıyorum. Araba oldukça tenha, uykulu gözlerle birkaç kişi var. Etrafımı seyre koyuldum. Sabahın o güzel ışıkları etrafı aydınlatarak hoş bir görünüm oluşturuyor. Denizde yakamozlar parlıyor, yolda arabalar sallana sallana gidiyor. Hemen önümüzde bir kamyonet gitmekte. İçi Pazar eşyası ve sandıklar dolu. Gözüme aracın sağ uç kısmında bir kımıltı ilişti. Örtüsüne sarılmış bir kadın kendisini arabanın hızının soğuğundan korumak için uğraşıyor. Merakla aracın ön kısmını yani şöför mahallini görmek istedim. Bizim araç hızlandıkça o da hızlanıyor. Bir türlü göremiyorum. Bizim araç yolcu almak için durunca kamyonet gözden kayboluyor. Bir müddet sonra yetişiyoruz, arkasından gittiğimiz için yine göremiyorum. Merakım katlanıyor. Mutlaka görmem lazım. Şöför mahalli iki kişilik, acaba içindekiler erkek mi, kadın mı?
Gölcük’e gelince kamyonet sağa doğru dönüş yaptı. Evet, evet içinde iki erkek oturmaktaydı. Kadın anneleri mi, hanımları mı, kızları mı anlamadım ama işte kamyonetin açık olan arkasında kendisini soğuktan, tozdan korumak için çaba harcayarak yolculuk yapmaktaydı. Hem tahminimde yanılmamama sevindim, hem de hala kadının değerinin bu kadar oluşuna üzüldüm. Bu iki duygu birlikte nasıl yaşanırsa öyle işte. Kadınlara eşit hak isteyenlere duyurulur.
Demekki İzmit ile Karamürsel arası epey uzak olmalı ki hayallere kapıldım ve yıllar öncesine gittim. Tarihini hatırlamıyorum, ne için gittiğimizi de hatırlamıyorum. Bir iş için Adapazarı’na gitmiştik. Babam ve ben..işimiz bittikten sonra yola koyulduk, yayan yapıldak belirli bir istikamete doğru gidiyoruz. Babam önde ben arkada yürüyoruz. Etrafımızda arabalar vızır vızır gitmekte, kocaman binaların arasından geçiyoruz. Merakla ve heyecanla etrafıma bakıyorum, babamla aram açılıyor, babam bağırıyor…koşarak yanına gidiyorum. Yanımızda bir kamyon durdu. Bizim Amir amcaydı bu. Nereye gittiğimizi sordu. Babam “ Dörtyol” dedi. “Oraya yayan gidemezsiniz çok uzak hem nereye gideceksiniz” dedi. Evimize yani geldiğimiz yere gideceğimizi söyledik. Kamyonun şöför mahallinde bir kişilik yer olduğunu çocuğun kasaya güzelce gizlenmesini ve üzerini örtmesini söyledi. Hem üşümekten hem de trafikten saklanmasını istedi. Kamyonun kasasına zor bela çıktım. Orada bulduğum bir çuval parçasının içine girip oturdum. Ortalık zifiri karanlık, hor, gür.. gibi araba seslerinden başka ses duymuyorum. Korkumdan üşüdüğümün farkına bile varamıyorum. Epey yol aldık. Durdular ve bana seslendiler “ Recep rahat mısın” “çişim geldi” dedim. Benim inmemi ve hacetimi gidermemi beklediler. Tekrar kamyonun kasasına çıktım, çuvalın içine girdim. “ Hadi geldik in” dediler. Uyuyakalmışım. Çocuk hakkı zaten yok.
“Hocam sen burada ineceksin, top sahası şu evlerin arkasında” dedi Karamürsel arabası şöförü. Teşekkür ederek indim.
Umarım bir gün biryerlerde her şey düzelir.
29.10.2008
..
kirpiklere ışık dolar damla damla
dost sofrasında
sevgi sarhoşluğunda zaman kehribarlaşır
her nefes aldıkça
“sevgiyi eksiltmeyin, aşkı israf etmeyin;
dolunay işmarlığında vakti kaybetmeyin..”
..
Armutlu, unutulur mu sen söyle
Bu tatil köyü
İçi cıvıl cıvıl
Bir topluluk var orada
Sevinç ortada
Bu sevinci ortak yaşamak
..
Kar yağınca İzmir'e,
Çıkar tüm çocuklar,
Oynar kar topunu.
Kar yağınca İzmir'e,
Çıkar tüm çocuklar,
Kayar kızaklarla.
..
İlim,irfan yuvası
İkinci evim burası.
Okulum canım benim,
İşte okulum burası.
Kitabım,kalemim,silgim,defterim,
Herşeyim var burada benim.
..
Aptal aşkların
Büyükçe burjuva bir tatilin sonunda
Denizin kumsalın sıkı dostu olmuş
Avladığım anasına ve şezlonglara düşman iken ben gidiyorum.
Bekle beni ona küfür ettiğim lanet yer Ankara
Plajda, sahilde yahut havuz başında değil
Parklar kaldırımlar yahut sigarasız barlarda çokça alkol tüketmeye geliyorum.
..
Biter tatil havası
Başlar ilim çabası
Haftaların en hası
İlköğretim Haftası.
Yazı sona erdiren
Okul vardır bildiren
..
1/:
Der ki haftanın ilk günü pazartesi:
'İşe başlatırım herkesi.'
2/:
Sırayı kimseye kaptırmayan salı:
'Bir gün olmuş daha,
Bu hafta işe başlayalı.'
..
Asya termal tatil köyde,
Buldum seni gizli dostum..
Çamlıca dersanesinde,
Gördüm seni dizli dostum..
Yüreğin sevgiyle dolsun,
Ömrün bereketli olsun,
..
Akdeniz Bölgesi’nin bu güzel sahil kentinde ikinci günüydü dostumuzun. Adam hem tatil yapıp stres atıyor, hem de huzur içinde hayatını yaşıyordu.
Evinde kaldığı bayan arkadaşı ona ömrünce tatmadığı, yaşa-madığı birçok güzelliği, içine sindire sindire yaşatıyor, kendide yaşıyordu. İki tarafta memnundu hayatından. Bir gün, bir gecede bağlanmışlardı birbirlerine…
Bugün ikinci gündü. Bayan onu özel bir sahile götürmüştü. Özel bir mülktü burası… Kocası ile her yıl buraya gelip, bu özel mülk içindeki şirin iki katlı evi kiralayıp 15 – 20 gün kalır, tatil yaparlardı. Özel mülk olduğu için sahil kıyısı da özeldi ve hiçbir yabancı olmazdı. Yanlıca orayı kiralayanlar olurdu. Onun için de, o ikisinden başka o sahil evinde kimse-cikler yoktu.
Sabah gelmişlerdi buraya. Bayan özel aracını kullanıp getirmişti onu. Öğlen yaklaşıyordu. Hava çok güzeldi. Sıcaktı ama hafifte bir rüzgâr vardı. Tatlı bir meltem esintisi insanın yüzünü yalarcasına okşuyordu… Sahilde yaşanacak ender günlerdendi. Bir saate yakın olmuş, evin kumsalında denize girmişlerdi. Deniz eve çok yakındı. Özel bir yolla evden sahile iniliyor, sahilde kayaların arasında, özel bir kumsalda güneşlenme imkânı veriyordu.
Kayalar arasındaki kumsal sadece evden görülebiliyordu. Başka yerlere görüşü kapalıydı. Çok güzel bir sığınma yeri, aşk otağı olarak kul- lanılabilirdi. Kumu da çok temiz ve de çok güzeldi. Kumsalın kenarına sokulunca, denizin dibi görünüyordu. O derece berrak bir suyu vardı. Bayan arkadaşına seslendi:
_ Ben çıkıyorum artık… Bir saattir suyun içindeyim. Yoruldum. Kumsalda biraz uzanacağım. Güneşlenmek istiyorum, dedi. Adam:
_ Su çok güzel. Ben az daha kalmak istiyorum. Sen keyfine bak. Az sonra ben de gelirim, diye cevapladı. Kadın suyun içinde dineldi. Kumsala doğru yöneldi. Adamsa, yüzmeye devam etti.
..
Akdeniz Bölgesi’nin bu güzel sahil kentinde ikinci günüydü dostumuzun. Adam hem tatil yapıp stres atıyor, hem de huzur içinde hayatını yaşıyordu.
Evinde kaldığı bayan arkadaşı ona ömrünce tatmadığı, yaşamadığı birçok güzelliği, içine sindire sindire yaşatıyor, kendide yaşıyordu. İki tarafta memnundu hayatından. Bir gün, bir gecede bağlanmışlardı birbirlerine…
Bugün ikinci gündü. Bayan onu özel bir sahile götürmüştü. Özel bir mülktü burası… Kocası ile her yıl buraya gelip, bu özel mülk içindeki şirin iki katlı evi kiralayıp 15 – 20 gün kalır, tatil yaparlardı. Özel mülk olduğu için sahil kıyısı da özeldi ve hiçbir yabancı olmazdı. Yanlıca orayı kiralayanlar olurdu. Onun için de, o ikisinden başka o sahil evinde kimsecikler yoktu.
Sabah gelmişlerdi buraya. Bayan özel aracını kullanıp getirmişti onu. Öğlen yaklaşıyordu. Hava çok güzeldi. Sıcaktı ama hafifte bir rüzgâr vardı. Tatlı bir meltem esintisi insanın yüzünü yalarcasına okşuyordu… Sahilde yaşanacak ender günlerdendi. Bir saate yakın olmuş, evin kumsalında denize girmişlerdi. Deniz eve çok yakındı. Özel bir yolla evden sahile iniliyor, sahilde kayaların arasında, özel bir kumsalda güneşlenme imkânı veriyordu.
Kayalar arasındaki kumsal sadece evden görülebiliyordu. Başka yerlere görüşü kapalıydı. Çok güzel bir sığınma yeri, aşk otağı olarak kullanılabilirdi. Kumu da çok temiz ve de çok güzeldi. Kumsalın kenarına sokulunca, denizin dibi görünüyordu. O derece berrak bir suyu vardı. Bayan arkadaşına seslendi:
_ Ben çıkıyorum artık… Bir saattir suyun içindeyim. Yoruldum. Kumsalda biraz uzanacağım. Güneşlenmek istiyorum, dedi. Adam:
_ Su çok güzel. Ben az daha kalmak istiyorum. Sen keyfine bak. Az sonra ben de gelirim, diye cevapladı. Kadın suyun içinde dineldi. Kumsala doğru yöneldi. Adamsa, yüzmeye devam etti.
..