Taş üstünde taş bırakmadan

İlyas Kaplan
1278

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Taş üstünde taş bırakmadan


acı gerçekle vurulmuş…
kara çarşaflı ,kara gözlü kadın
ölmeden önce yaşamanın sırrıyla
cebelleşiyor binlercesi.
rutubetli, soğuk odalarda
göz yaşlarıyla yoğrulmuş ..

koca bir ömrü kan ile savaş ile geçirmek neden?
önce demokrasi yağdırdılar göklerden,
sonra özgürlük geçirdiler cesetlerden
palet palet
namlulardan püskürttüler
saniyede kaç adet …


demokrasi her eve isabet etti
tam onsekiz adet insan hakları saymışlar
vücudunda bir babanın .
demokrasi,insanları korkudan uykusuz bırakır mı
kuşlar gökyüzünü terk eder mi demokrasi geldi diye
giyilmeye kıyılamayan pabuçlar kalır mı elde.
demokrasilerde çocuklar yetim kalır mı hiç
ayaksız ,kolsuz,kör ,sağır
demokrasi güpe gündüz pazar yerine düşer mi hiç?

önce fosfor bombaları yağdı göklerden
sonra tanklar geçti üstlerinden
namlularda yüzü maskeli pudra bombaları
saniyede kaç adet
kaç adet eve isabet etmiş

tek amaç ,korku, dehşet, sansasyon
bir tür şok, dehşet operasyonu
pamuk tarlalarında
’Juba’
ölüm figürleriyle dolu
siyahi askerlerin yapa geldiği


ölümlerden ölüm beğen
gamlı ,yaşlı, bahtı kara ölüm beğenilir mi hiç
insan hakları adına
özgürlük adına
demokrasi adına …
hak , hukuk adına ölüm dağıtılır mı hiç
adalet adına ölüm tartılır mı hiç.

geliyor ölümler taş üstünde taş bırakmadan
bırakmamaya ant ederek yakıp yok ediyorlar şehirleri
büyük bir felaket yaşanıyor ortadoğuda
duyulmamış , bilinmemiş
yeni icat ,yeni tasarım

evleri ölümlerle donatsınlar
bırak bombalasınlar bırak yağmalasınlar
bırak talan etsinler…
nasılsa demokrasi gelecek ölümler üzerine
dağına taşına toprağına ortadoğunun…
çocuklara,bebelere,kızlara,delikanlılara ölüm gelecek
yaşayacak demokrasi


binlercesi sokaklarda caddelerde
köy köy ,kent kent ,şehir şehir
tekmelenen dövülen sürüklenen
korkunç görüntüler ,adeta vahşet
oluk oluk akan kan
ölüm yağıyor …


ağlayın ,hey oradakiler
ne bayram ne seyran durup duracağı yok ölümün
eller kara, eller kirli
vicdanlar kara,vicdanlar kirli
ölümlerden ölüm beğenin artık
nasıl , ne şekil ,ne türlü bir ölüm istersin
hangi yönden,hangi tarz,hangi çeşit
ölümlerden ölüm seç kendine.


hangi vakit savaş ,sabah mı akşam mı
kan aksın ,kahrolsun
bir miğfer ,bir bomba ,bol mermi, bolca makineli
her gün çocuklar ölsün mayınlı tarlalarda
çocuklar çiçek açsın tankların altında
her bir sahne savaş dolu
çocuklar kalaşnikof

kanayan yaraların ortadoğusunda güneşler batıyor
nerde bir”leşmiş” milletler
kanla sulanıyor topraklar
ekilen çocuk ,kadın erkek,
insan adına her ne varsa

bir cuma sabahı camide vuruldum.
kitlesel imha silahlarıyla
kafama nişan alıp, beynimi deldiler
halepte beynine kurşun sıkılan da bendim
filistinde taşlarla ,kolu bacağı kırılan da...


gözyaşlarımla birbirine bağlı dicle fırat
bu darmadağın, bu delik deşik, bu kanlı yüz benim,
beline sarılmış bombalar, cephane yüklü benim
asırlarca ağlayan , gözyaşı seline dönen de benim .
en derin acının şehri de ben
en yüksek ölümlerde benim.
ben ortadoğu...

ortadoğuyum ben... yıkık, harap, mağrur ve asi...
işgale uğramış, yağmalanmış, kana bulanmış.
insanlarım ceset ceset yatar caddelerde...
zalimlerin istilasındayım …
sahipsizim..

redfer

İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 25.2.2018 16:55:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İlyas Kaplan