Tartışmalar ve sonuçları… / düz yazı

Mehmet Halil
1192

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Tartışmalar ve sonuçları… / düz yazı

EVET, BOYKOT veya HAYIR konusundaki kararı bu kadar ciddiye almamıştım.
Daha doğrusu, referandumu ciddiye alacak kadar bir kazanım veya kayıp görmediğimdendi bu kayıtsız tavrım. Ama yapılan öfkeli tartışmaları görünce, sandığım kadar önemsiz olmamalı bu iş diye düşünmeye başladım. Ben bu anayasa değişikliğindeki kazanımı, emekliye verilen 20 TL’lik zamla ölçmüştüm. Ha almışım ha almamışım diye es geçmiştim. Ancak YAŞ’taki ve muhalefet partilerindeki öfkeleri görünce ciddi olarak düşünmeye başladım.
Bir de sosyalist ve demokrat olarak tanıdığım arkadaşlarımın tavrını değerlendirdikçe aklım uçuklamaya başladı. CHP ve MHP yi anlamaya çalışıyorum. İllegal örgütlenmeleri olan Ergenekon çetesi savunucuları olarak bu işle görevliler. Suçları ortaya çıktıkça prestijleri sarsılacak, itibar kaybedecekler. Ya sosyalist cephede olanlar (önemli bir kesimi kendilerine sosyalist demekten çekiniyor…) demokrat olduklarını iddia edenler. Sadece AKP karşıtı olmaktan mı kaynaklanıyor HAYIR veya BOYKOT demeleri? Yoksa Kemalizm’in şah damarı orduyu ve cuntacı aydınları koruma ve kollama görevleri genlerine işlemiş olmaktan mı kaynaklanıyor bu görev? İnsanların içinden geçen treni kavramak kolay değil.
HAYIR veya BOYKOT’ un gerekçelerini özetlersek:
Birincisi; Emperyalizmin oyunu olduğu gerekçesiyle boykot tavrı, ya emperyalizmin ne olduğunu bilmiyor arkadaşlarım, ya da ordu ile emperyalizmin ilişkilerini, ordunun misyonunu… Emperyalizmin dünyada oynadığı oyunları hangi güçten alıyor? Ordudan, paradan ve uluslararası sermaye örgütlerinden… En büyük güç de ordu. Bu da sadece ABD ordusu değil. Azınlığı ABD’den ve gelişmiş ülkelerden. İnsandan çok teknoloji ile katılıyorlar, emperyalizmin zengin ülkeleri. Asker çoğunluğu ise az gelişmiş ülkelerden, bunların içinde en güçlü olan ordu da Türk ordusu. Dünyadaki her savaşa da 60 yıldan beri sürülmekte… Yani her halükarda emperyalizmin boyunduruğunda… Bu yeni bir şey değil… Bu gün üretim kaynaklarının %65-70 şini uluslar arası sermaye kontrol etmekte… Bu kimin sayesinde? Şimdi savunulan Kemalist ordunun… Sanki yedi yıldır bu duruma gelmişiz gibi davranmanın neresi temiz politika? Yalnızca uygulanan sıkıyönetim, OHAL bölgeleri ve darbelerle onbinlerle ifade edilen ölümlerin, yüzbinlerle ifade edilen işkencelerin kayıpların sorumluluğu bu ordunun değimli? Şimdi hepsi devleti savunduk. Emir tepeden geldi demeye başladı.
Ya bilinçli olarak siyasi kararınızı verdiniz ve şimdi kendinize temiz bir gerekçe arıyorsunuz, ya da gerçekten bunları unuttunuz.
Felsefede acılar çabuk unutulur diyor acaba doğru mu? Unuttunuz mu?

O tepeyi imar eden kimdi. Yeni anayasa o tepedekilerin yargılanmasına yol açmıyor mu?
Daha yeni anayasa gündeme gelmeden 15. madde kalksın darbeciler yargılansın diyenler şimdi neden BOYKOT veya HAYIR’cı oldular? Yeni darbe hazırlıkları yapanlar şimdiki kuvvet komutanları değimliydi. Şimdi, bu güçleri masummuş gibi gösterip, arkadan dolanarak aklamak, desteklemek dürüstlük, temizlik mi oluyor?

İşte insanların ilk ayrılma noktaları felsefe ile başlıyor.
Metafizikle yetişen, mutlak bilgilere inanan ve inançlarını desteklemek için okuyan, bu okuduklarıyla inançlarına sağlamlık kazandırmaya çalışan bir mantık. Bu nedenle güncel belgelerden çok, geçmiş belgelerden işlerine gelen bölümleri alarak savunma yapanlar.
Şimdi görülen o ki yy.ların eğitimi ile işlenen kutsallık harekete geçti.
İnsanın kendini nasıl tanımladığı önemli değil, hayatın içinde nerede yer aldığı önemli.

Bu kutsallığı örtecek AKP’nin dini kutsallığı da hazır olunca, bu karmaşadan yararlanarak geniş kitleleri yanıltmak kolay olacak, ya tarihi yanıltmak…

Diğer görüş ise materyalist görüş; gerçeği aramak, deneyle kanıtlamak, doğruya en yakın olanı kabullenmek. Bilgiler hayatta denendikçe, yeniden gözden geçirilerek geliştirmek…
Bu görüşü savunanlar için mutlak bilgi diye bir şey yoktur. Sürekli bir yenilenmeye açıktır.
Bizim uygulamamız bu olmalıdır.
Marksist’im demek yetmiyor. Marksist olmak gerekiyor. Yani ilkeler önemli…

Evet, 12 eylülde, ikisi arasında önemli bir fark olmayan benzer yapılara oy vermek zorunda kalacağız. Metinlerini burjuva temsilcilerinin hazırladığı iki belge arasında seçim yapacağız.
Biz demokratlar sosyalistler olarak, birbirimizi beğenmediğimiz surece, birbirimizle bütünleşmediğimiz surece de bu böyle olamaya devam edecek… Burada suçu kendimizde aramamız gerekiyor? Sınıfsal karşıtlarından lütuf beklemek doğru değil, beklediğini alamayınca da öfkelenmek boşuna. Kim rakibine avans verir?
‘’ Öfkeyle kalkan zararla oturur.’’ Sakin olarak düşünmemiz gerekir. Rahatsızız durumdan. Ama rahatsız olmak çözüm değil. Mantıklı çözümler üretmek zorundayız.
Mevcut hükümetin çıkarları ile emekçilerin çıkarları bu anayasada, belli ölçülerde çakışıyor.
Bunu görmemezlikten gelmek için kör olmak gerekir. Fazlası için fazla güçlü olmalıyız…
Bu bizim sorumluluğumuz…
Feodalizmden kapitalizme geçişte de burjuvazi ile işçilerin (o zamanki kölelerin) çıkarları
çakışıyordu ve feodalizme karşı mücadeleleri de birleşti. Şimdi tarih o zamanki işçi sınıfı için, yanlış yaptılar diye mi yazıyor?
Boykotçu sendikalara bakıyorum da özelleştirmeye ve taşeronlaşmaya karşı bu kadar içten
bir mücadele vermediler, laf yaptılar ama iş yapmaya gelince göstermelik eylemlerdi…

Mikro bir kazanım bile olsa, burjuvazinin çatışan kendi güçleri arasından bu kadarını bile elde edebiliyorsak niye reddedelim. Kendimiz güçlenelim daha fazlasını elde edelim.

Kendisine güvenmeyen hiçbir konuda kazanım elde edemez. Kazanmak istiyorsak bilinçli olacağız. Kitleleri kazanacağız, bu da kitlelere güven vermekten geçiyor. Uzun vadede bunun çalışmasına hazırlanırken, bu gün burnumuza dayanan bu konuda, iyi düşünerek karar vermeliyiz.
Evet! Hayır! Bugün için çok önemli değil. Bizim için önemli olan, birinci kazanım, bu çaresizlikten ders çıkarıp gelecekte aynı durumlara düşmemenin arayışlarına soyunmak.

Ancak, hayır dersek… Öyle görülüyor ki bu gün geri adım atan darbeciler, Ergenekoncular,
cesaretlenip yarın daha fazla can yakacaklardır.
Bütün zenginlikleri gasp eden burjuvazi sinekten yağ çıkarmak için hesap yaparken, biz neden
ince eleyip sık dokumadan, önyargılarla karar veriyoruz?
Ergenekoncuların suçları sabittir. İtirafları ortada. Ama diğer burjuva temsilcisi, dinci kesim için henüz sadece önyargı vardır. Olmaz deyemeyiz. Her ikisi de aynı sınıfın temsilcileri.
Ama, yapabilirler varsayımından hareket ediyoruz.

Şimdi bakıyorum, önyargılarla BOYKOT’ ve HAYIR cephesi siyasi kararını vermiş, karşısındakileri suçlamak için gerekçeler bulmaya çalışıyorlar.
Aynen bizim, Devlet güvenlik mahkemelerinde, onların önyargılarıyla suçlanıp, cezalandırıldıktan sonra kararlarına gerekçe aradıkları gibi...
Tekrar ediyorum. Her iki taraf da burjuvazinin temsilcileri… Burjuvazinin, kar için yapamayacağı hiç bir şey yok. Bu korkuları yenmenin tek yolu bizim güçlenmemiz.
Herkesin istediği oyu kullanması demokrasi gereğidir. Ama kendi istediğimiz gibi oy kullanmayanları değişik şekillerde suçlamaya kimsenin hakkı yoktur.
Esas olan, karı ve zarar hesaplarını önyargısız, çarpıtmadan yapabilmektedir.
Hele orduyu Emperyalizmden ayrı düşünmek gibi bir gaf çok daha şaşırtıcıdır.
Saygılar

Mehmet Halil
Kayıt Tarihi : 12.8.2010 23:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Halil