Yüksek tin ve naçiz vücut sağlamdı,dimdikti, namaz olmasa asla baş eğmezdi,erdem abidesi ve kalkandı düşmana! Kendisinden içeri bir KEMAL vardı tabirince;
“İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu 'ben' kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!
Ömrünü vakfettiği ulvî değerler:vatanı ve milleti.Seslendi milletine yılmadan,usanmadan ve korkmadan!
Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin sınırı yoktur. İşte parola budur.
Bu millet, tarihini iftiharla doldurmuş bir millettir. Türk milletinin geleceği, bugünkü evlatlarının doğru görüşü, yorulmak bilmez çalışkanlığı ile büyük ve parlak olacaktır.
Kendiniz için değil, bağlı bulunduğunuz ulus için elbirliği ile çalışınız. Çalışmaların en yükseği budur.
Ulus esaret pençesinde,bir vakit ki yürek tutulması yaşanır sarsılmaz cengaver bedeninde.TÜRK MİLLETİ,kadın, çocuk, yaşlı,bıyıkları terleyen delikanlı YEK vücut cephede.Onurdur ATAM ve yamacındakiler için,biçilecek hürriyet!
Bombasırtı olayı (14 Mayıs 1915) çok önemli ve Dünya savaş tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir olaydır. Karşılıklı siperler arası 8 metre, yani ölüm kesin. Birinci siperdekilerin hepsi kurtulmamacasına düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerlerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğuk kanlılıkla biliyormusunuz? Bomba, şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok. Okuma bilenler Kur' an-ı Kerim okuyor ve cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenlerse Kelime-i şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren dünyanın hiçbir askerinde bulunmayan tebriğe değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale savaşlarını kazandıran bu yüksek ruhtur.”Demedi mi Atam?
Bildiği ve daima zikrettiği bir şey daha varsa ulu önderin; KADINDIR doğuran ve asıl yetiştiren! İtimadı sonsuzdu kadına,nereden mi biliyorum? Karşınızdayım ya,” Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.
“sözünü sakın unutmayasınız çocuklar! Bilmekten geçer zafer yolu.Necat(ASIL KURTULUŞ) ilmen yenmektir karanlık buhranı.Bürhan(DELİL) elbette ki Tarihimizde ve yarınların rotasını çizen o kutlu günlerde!
Bu dünlerde, ya bugün?
Siz gençlere ve çocuklara duyurdukları ve duyumsattıkları az-uz-öz değil anlatmak,hatırıma geldikçe titrerim!
Ey Türk istikbalinin evladı!
İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Acizler için imkansız, korkaklar için müthiş gözüken şeyler kahramanlar için idealdir.
Sözü,sizi aşırdı mı benliğinizden? Yaşadıkları ve yaşattıkları peki? Durun,dursun hayat! Kapıyı çalan kim? Bakın ne fısıldıyor ve kimi çağırıyor sonsuzluk?
İlk kriz bir Kasım günü gelmişti. İlk ateş de. Tıpkı son sancının bir Kasım sabahı geleceği gibi.. Zaman şeridi hızla dönerken başında,o başından geçenleri düşünmekle meşguldü hep.MİLLETİNE VE KURDUĞU TAZE CUMHURİYETE akıl yürütmek,yüceltmekle…
Mevsim sonbahar iken son 5 dakikasına gözü kapalı girdi atam.Son cümlesi”SAAT KAÇ? ”Çığ gibi devrildi içinde, bir ulus değil,koskoca dünyanın,O ULU ÇINAR!
“Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk milletinin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedî olduğunu göstermelidir.”diyen MUSTAFA KEMAL ATATÜRK; sonsuz bir nûrun kapısını aralarken ufukta, tutmuş oldu bir sözünü.
Başarıda gururu yenmek, faleketlerde ümitsizliğe direnmek lazımdır.▪ Ben gerektiği zaman, en büyük hediyem olmak üzere, Türk milletine canımı vereceğim.
SON DUAM; İZİNDEYİZ; NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE; SEN RAHAT UYU ATAM!
09.11.2008 Pazar 20.28-21.56
Aylin Ayla SelçukoğluKayıt Tarihi : 9.11.2008 21:58:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Aylin Ayla Selçukoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/11/09/tarih-yazan-dosume-kazili-atam-i-ugurlarken.jpg)
TÜM YORUMLAR (4)