elbet o kırmızı çalacak kapımızı
siyaha biraz da.
sonra o mavi solacak,
sorduracak beyazın tonlarını biraz da.
sorsan çok büyük renkler var paletimizde.
sorsan yine, en büyük tuval yine bizde.
sorsan en kalender fırçalar bizim elimizde.
ki bu konuda illa bir sözü vardır,
halil cibran'ın.
sorsan en büyük fırtınayı yaşayan biziz.
ki sorsan kasırgalar üfürük gelir,
yani öyleyiz.
yine de sorma, sorma ki daha,
yalana kaptırmayalım.
yine de tüm nefesler günaha kesmeden,
yine de tanrı bizi sevmeden,
yine de siyaha bürünmeden.
ki bu konuda konuşmadıysa canım cibran,
ne zaman konuştu yani bu adam?
insan yine de bir ses bekliyor,
o geniş kırmızıdan,
çalan kapımıza siyahtan.
gözleri diktiğinde yukarıya dumandan, havadan, hep yalandan,
ölürsek de ölürüz, çaresi yok gibi.
hem girsek derinine,
şu an yaşadığımızın ispatı yok hiçbir yerde.
sorsan, “sorma” derim inatla,
ki inatçılığımı da sorma.
bunu neden mi yazdım?
sorma diyorum ya,
nasılsa kapın çalınınca siyaha,
soluk mavi sordurunca tonlarını beyaza,
cibran susunca,
kırmızı kar yağınca
ve tüm deli trenler yüklerini verince istasyonlara,
yol kenarındaki ağaçlar budanınca,
dallar yapraksız kalınca,
komşunun bebeği acıkınca
ve ağlayınca ıssızca,
yine de koşunca ve koşunca karanlığa,
o vakit soracaksın zaten ne varsa,
her ne varsa.
şimdi yine en büyük palet bizde.
çok güzel renkler var elimizde.
boşluklar var tuvalimizde.
gel resim yapalım desem,
“ne yapalım?” diyeceksin.
“sorma” dedim ya başta, “sorma” dedim ya!
yine de gel.
tüm nefesler günaha kesmeden,
yine de siyaha bürünmeden,
tanrı nefret etmeden,
cibran'ı çizelim.
Kayıt Tarihi : 19.7.2019 12:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!