en acımasız edasıyla ay sandım
bir nisan sabahı ayın on dördü
yakamozlar sesimi çıplak gördü
silkindim çağrışımsız düşlere inat
yılkıdan kaçmış bir deli tay sandım
toynak sesiyle raks ediyordu kainat
beni varsamayan bir dünyanın
ortasına bayrağını diktim hüznün
bütün yanılgılarıma inat
yaşam mı?
bir yatağan oldu geldi üstüme
GÖZLERİM YAĞAR DULDALARA
Mahrem sancılarla sahil,
Oynaşır,deniz mutedil.
Uçuk sözler gelir aklıma.
Aklım,rezil mi rezil.
İklimler aştım da kavuşamadım
Sığındığım ocak, sıla gurbet
Yabanadır attığım her adım
Dal çiçeğe çiçek dala gurbet
Düşmekle gelmez kuyunun dibi
Bırakıp da gidenim
'Sen' kokmayışındandır
Kelimelere bu kinim
Şiirlere uzaklığım...
Şarkılara soğukluğum...
Bir kadını sevip unutmak gibidir
Zinhar sığmaz meşakkati tabire
Şekvasız katlanan ancak nebidir
Ayrılık isyanı celb eder ha bire
Aşkın küllendi içimde yakamaz artık
Buğulu gözlerim sana bakamaz artık
Körpe hülyalar girdaplarda döllenirdi
Nisanlar atta'ya gitti mevsim yaz artık
Kararsızdır aşşayeli
Öz’de başka Keh’te başka
Neylemeli böyle dili
Yüzde başka lehte başka
iğde çalısı bağlardık bostana
Memiş Dayı geçse yandan mesela
Taşırdık dostluğu ta kabristana
Biri selam verse candan mesela
Eski esvapların arasında
Şöyle diz vermiş, şöyle yırtık
Eprimiş köynek ki zaman artık
Güveler can bulur yarasında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!