mademki dünyaya gelmişim,
ağlamak gülmek gibi
mutlu, mutsuz yaşamak;
şu dünyada tek işim…
habersiz geldim,
Susan ve susturanlar
Nasıl can vereceğini düşünmeden
Halkımıza kan kusturanlar
Tanrı yazdıysa bozsun
Yağcılık olmaz dürüst kişinin işi
Halkını düşünmeyen
Ne zaman gözlerimi kapasam,
Dağların doruklarında özgürlüğüm vardı.
Ne zaman düş görsem derin uykularda
Usulca bir sevgili uzanır yanıma,
Kollarını boynuma dolardı.
Sessiz derinliklere indikçe adım adım
Sustuğum yerdeyim,
Dişlerimi sıktığım yerdeyim.
Üç maymun oynuyorum,
Bir gerçeği anlatacağım…
Boşaldım, boşaldım doldum.
Yollar vardır
Alır sizi götürür
Bilemezsin nereye gittiğini
Acı söyleyen diller vardır
Sizi ölmeden öldürür
Anlarsın sevginin bittiğini
Şiirler kadar taş düşsün başımıza
Soyumuzun bize bıraktığı en güzel iletişim aracı olan
Güzel dilimizi gerektiği yerde gerektiği gibi kullanamıyorsak…
Şiirler kadar dolu yağsın başımıza
Ağustos sıcağının bulutsuz cıngıl cıngıl yıldızlı gecelerinde
Ağlasam ne yazar
Gülsem ne yazar
Ömür biter azar azar
Yalan dünya, kalleş dünya…
Ben ben miyim
Üzmedim
Kırmadım kimseyi
Tartarken
Doğru tuttum ibreyi
İnsanım diye
Lanetledim her hileyi
Çocuklukta,
Geçmek bilmeyen zaman…
Yaşım ilerledikçe,
Dizlerimde koymadın derman…
Dur biraz yerinde!
İstanbul’u ağlıyor gözlerim.
Oturmuş uzak bir kentin,
Yabancı insanlarıyla;
İstanbul’daki yıllarımı özlerim.
O canım kentte,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!