Kalbime vakitlerde ezan okunur,
Bir sükunet yayılır, sonra içime,
Emaneti kalbime veren dokunur,
Ruhum geri döner en güzel biçime.
Hemence varır, huzura yaslanırım,
Garip bir zamanın tutsağı oldum.
Renkler farklı, nimet farklı, tat farklı,
Vaktin başındaydım, ayağı oldum.
Kalbimde dolaşan korku ne haklı!
Köye vardım ki eskiler ölmüşler,
Karanlık, ışığı bir hap gibi yutunca,
Kafa dinler gece, çığlığı uyutunca.
Bir uğultu gibi kayboldun,
Her şey sahte, sen gerçektin oysa,
Artık ‘Hasret’ diye değiştirdim adımı,
Bana düşen, dost sohbetlerinde gülüşünü arayıp,
Hediye ettiğin hatıraları derleyip,
Adım adım sensiz geçen hayata serpmek…
Şu garip hikâyemin yazarı ben miyim?
Bir öyküde yoksa, yaşayan beden miyim?
İçimden söküp al, sen bu yarayı,
Bir ömür yaralı, gezdirme gurbet,
Seçmez oldu gözüm, akla karayı,
Bu hasrete beni, ezdirme gurbet.
Bir seher vaktinde uçup gideyim,
Harcayıp boşa tüketmeyelim kafiyeleri,
Süpürelim belleklerden müsrif hafiyeleri.
Hayat ; nefessiz içtiğin azıcık suymuş.
İşte, vaktin kâsesinde nasibin buymuş.
Muamma bir ummanın, dibini boylar gibi,
Sımsıkı bağlı gözler, körebe oynar gibi,
Karanlık saplanmış sırtıma; yoklukta beden,
Korkarım bu dehlizde, kalacağım ebeden!
Nice aylar, yıllar koşup gitti de önümden,
Kalbimin korkusunu atamadım ölümden.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!