Elveda sana yirmi dört yıl iki ay on dört gün
Sanki geçmiş günler değil taze bu gün
Yinede benim kalbimde bıraktı bir hüzün
Hemde ikibin sekiz yılı’nın Eylül’ü güz’ün
Bitti her şeyin bittiği gibi kalmadı sözüm
Emekliler ne yapar
Derler ki her işi yapar
Her işi yapan
Hiçbir iş yapar
Emekli olunca neler yapılmalı
Ne arzun varise, ister candan olsun
İster yağdan, isterse bal’dan olsun
İster ruhi, ister gönül’den olsun
Seni çok seviyorum, bilesin Ey! Hazım
Sen benimsin, senin için her şey yazar’ım
Dut ağacı ne durursun
Meni ürehten vurursun
Hele meyveni görünce
Meni ciyerden yahersen
Yayılmış dallar budağı
Dünyada gafil olan
Ahrette de sefil olur
Ne yaptıysa onu bulur
Ey! Kul uyanık ol
Bak niceleri gaflette yüzmedi
Altı Müslüman, görüntülü üstü; Mason
Bu yerli imalat değil, yüzde yüz; Fason
Misyonerler, gençlerimizi bizden çalıyor
Bu çağda, Müslüman’lar olmuş mahzun
Acil ihtiyaç oldu, Salih Müslüman haline
Ben dağ derim
Sen bağ dersin
Ben ölü derim
Sen sağ dersin
Nasıl olacak
Bu iş;
Arşı aladan
Kalubeladan
Kardeş baladan
Haber gelmiyor
Giden gelmiyor
Hadi koş, Ramazan şimdi.
Özlemle koştuk, camiye şimdi.
Bütün ruhlarımız, o anda dindi.
Hadi koş, Ramazan şimdi.
Uçuyor kalbimde, nur taneleri
Orduda bir güruh var? İlla ihtilal ihtilal
Asla kat’a bizlere yok mu? İstiklâl
Şaşırıp kaldım, bu ne biçim bir hal
Bu ahval niye böyledir? Hâkım Bey
İhtilallerde eşit olduk; Uganda’ya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!