"Kaç yaşındasın dayı?" dedi yeğen,
Acı bir tebessümle baktım masum yüzüne,
"Kafakağıdına göre mi,
Yürek yorgunluğuna göre mi,
Tecrübe denen insanların bıraktığı ize göre mi,
Yoksa gönül hovardalığına göre mi yeğen?" dedim.
Dediler bal, kaymak yedin mi?
Dedim yârimin dilini bilirim.
Dediler irem cennete girdin mi?
Dedim miski amber sinesini bilirim.
Dediler gurbet ele vardın mı?
Dedim yâr hasretini bilirim.
Hüzünle bitecekmiş meğer,
Dar gelecekmiş bu gökle yer,
Ayrılığı bilseydim eğer,
Uğrunda can vermeye değer.
Kavuşmak hayal olsa bile,
Tattık ölümü en değer verdiklerimizin elleri ile,
Canlı canlı ateşe attılar alev sözleri ile,
Seyretti sözde sevdiklerimiz sinsi sinsi içten gülerek
Ruhumuz ve kalbimiz can verirken,
Gözyaşlarımız ızdırap girdabında erirken,
Tattık ölümü en değer verdiklerimizin elleri ile,
İkimiz birbirimize muhtaçtık,
Yalnızlığımız kadar açtık,
Benim yüklerim çoktu,
Senin değirmeninde yel yoktu,
Sen emek emek gam başaklarımı öğüttün,
Ben unufak avuçlarına döküldüm,
Ben eski hislerim ile geldim sana,
Sen yeni olan hiçbir şey demedin bana,
Bak işte eski yeni yanyana.
"Değişmek mevsimlere yakışır." Öyle mi?
Öğrenmek istiyorsanız neden değiştiğimi,
Sorduğunuzda anlaşılır değiştirenlere mevsimimi.
Bana denizlerin ismini say dediler,
Saydım hepsini birer birer:
"Hayal denizi, yalnızlık denizi,
Hasret denizi,ümit denizi,
Aşk denizi, acı denizi",
Alaycı alaycı güldüler,
Bekledim cemre gelsin cihana,
Bir afet vurduki derinden bana,
Haber uçurun dosta, düşmana,
Yıkıldı, zemheri indi her bir cana,
Karıştı kanlı gözyaşı toz dumana,
Döndü haneler viran kabristana,
Kalbimin orta yeri tozduman,
Durdu gecenin bir yarısı zaman,
Zifiri karanlıklara asılı feryat figan,
Ne hatıralar kaldı, ne de dost can,
Burası Adıyaman değil acı yaman.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!