Nisanlarımı eylül, şafaklarımı gurup
Ettiğin günden beri tadım tuzum yok benim
Ağyarın diyarında bir şeyda bülbül olup
Öttüğün günden beri tadım tuzum yok benim
Saçlarının esiri, sözlerinin uşağı…
Olsam da iki gözüm görüyor gökkuşağı,
Seviyorum deyip de uçurumdan aşağı
İttiğin günden beri tadım tuzum yok benim
Bir gün kulak asmadın verdiğim öğütlere
Feryadımı gizledim yaktığım ağıtlara
Simsiyah imzaları bembeyaz kâğıtlara
Attığın günden beri tadım tuzum yok benim
İlkbahara döndürdüm en çetin kışlarını
Kimdi duymazdan gelen gül sayıp taşlarını
Dolunay yüzündeki o hilâl kaşlarını
Çattığın günden beri tadım tuzum yok
Hüzün şerbeti içtim elinden doya doya
Hicranı sever oldum dilinden duya duya
Sırtımdan vurmak için insafsızca pusuya
Yattığın günden beri tadım tuzum yok benim
Yerinde bulamazsın dönmek istersen geri
Hem perdeyi kapattım hem bu kara defteri
Eskiden güneşimdin battığın günden beri
Gittiğin günden beri tadım tuzum yok benim
Kayıt Tarihi : 10.4.2017 22:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!