Sen kadar
En az ben kadar bitmiş herşey
Bulutların altında kent uçuruma gömülmüş
Kaldırımlarda yorgun insanlar
Kuru şamatalar
Kıyılarda güz esintileri
Üstüme katar katar yalnızlık yağmakta
Giderken yüreğimde bezgin yolcular
Yetişemiyorum ne denli koşsam
Ağlasam çocukça
Sussam yine ağlasam
Ağlasam ağlasam hiç susmasam çocukça
Hasretle beklemeyi öğrenirken
Takılı kalmışım acıların gergefine
Aramayın beni yürek atışlarında
Sevgisiz duygusuz
Sağır ve dilsiz yürek atışlarında sormayın
Vurmayın iki de bir
Olanca ağırlığıyla nasıl eğilirse söğüt rüzgarın önünden
Birden bire nasıl kırılırsa o koca dallar
Kök gövdesinden
Gül gölgesinden ayrılır gibi
Aldım sesimi
Yüzümü aldım da gittim
Şimdi yaprak döken mevsimlerde yürüyorum
Tükürüyorum yüzlerine hayat törpülerinin
Görüyorum
Hoyrat ellerde siliniyor hayat
Donan kanları görüyorum
Susuyorum
Yazgım dediğim bir ihanet yanı başımda
Oracıkta sessizliği buyurmakta
Korkmadan tırmanıyorum
Bitmezcesine görüyorum ölümü
İnsan yenilgisini kayıtsız bakışlardan
Derin daha derin bir yalnızlığın içinde
Bekliyorum elim tetikte
Zaman yırtarak delip geçiyor gövdeleri
Kopuyorum her şeyden
Ardına saklandığım demir kapılardan
Bir bebeğin yattığı mezara
Hızlı adımlarla
Unut diyorum unut anımsadığın ne varsa
Say ki doğmadın
Bu renksiz, bu kokusuz hayata gelmedin hiç
Hiç sevilmedin
Sevmedin say
Topla, topla kırık döküklerini bir araya
Sararmış yaprakların yüz sürdüğü gibi
Uzat elini, yüz sür toprağa
Gidenler gitti
Gittiler ücra köşelerdeki düşlerine
Bir yorgun kent kaldı geride
Bir de sorulmamış hesap
Küller içinde!
Kayıt Tarihi : 19.2.2008 21:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)