Bazen adresiz kalır insan…
Ne kaldığı yer huzur verir, ne de gittiği yer sahip çıkar.
Her şey yerli yerindedir belki ama insanın içi darmadağındır.
Ev dediği duvarlar yabancı gelir; sokaklar tanıdık olsa da adımlar tedirgindir.
Bir şey eksiktir ama adını koyamaz.
Bazı Aşklar…
Bazı aşklar…
Sadece uzaktan seyrederek yaşanır…
Yaklaşamazsın…
Yaklaştığında… büyü bozulur…
Ben artık sevilmeyen bir sevdanın
Küllerini üfleyerek yaşamıyorum.
Gölgenin düştüğü her yer karanlık bana.
Seninle gelen her şeyin bedeli var,
Ve ben bu borcu ödedim:
Kalbimle… hayalimle… ömrümle.
Belki de uzak, belirsiz bir noktaydın.
Sen öyküme gitmeseydin.
İnsan bir kere ölür.
Ama içimde, sessizce ölen umutlar var.
Gelmeseydin. Girmeseydin.
Merhaba Sevgili...
Kucak dolusu özlemin birikti avuçlarımda.
Yüreğim, aylardır senden kopmuş gibi paramparça...
Kalem kâğıda küstü; şiirlerim yarım,
Gömülür mü insan toprağa, anılar hâlâ hayattayken?..
Birinin sesi, birinin kokusu, birinin gülüşü hâlâ ruhunun içinde yankılanıyorsa, nasıl gömebilirsin kendini sessizliğe?
Toprak, bedenleri alır; ama kalpte yaşayanı, hatıralarda kalan sesi asla örtemez.
Bazen bir hatıra, en diri hayattan bile daha canlıdır; bazen bir eksiklik, nefes almaya devam eder insanın içinde.
Ateşten doğan bir ömür benimkisi…
Bırakma gideyim,
Ben senin ocağından başka
Çay demleyemem,
Senin ellerinden başka
Kahve koklayamam.
Gözden akan her damla yaş,
Arşa bir ağıt değil mi ey Cân…
Her biri, kalpten kopan bir sır gibi
Yükselir göğe — sessiz, kimsesiz, kırık…
Cân deyince, bin cân çıkar ya içinden...
Cân’dan...
Bilmezsin,
Hangi birini koyacaksın yüreğine…
Sen olan cânımı mı?
Bir gün sana beni sorarlarsa,
“Onun küçücük bir dünyası vardı” de…
O dünya bir avuç hayalden, birkaç umuttan,
ve yüreğinde taşıdığı sevgiden ibaretti.
Ama ben o küçücük dünyasını da yıktım,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!