Gözlerimle her şeye dokunabildiğim,
burnumla her şeyi tadabildiğim için mutluyum
Yelpazenin beş dirençli kolları olduğunu,
tırnakların ete benzemediğini inceledim
Çarşafların erotizmi kadar zevk aldım…
Taşındı bitikliği bir şeylerden, mahrumiyetin;
yırttım attım gül rengi pervasızlığı
Yeni bir manzara koydum, eşiğin üzerine
Hem yazdım, hem söyledim nice
İmlasına mı, doğasına mı, hiç dikkat etmedim
Sülfür, beher keskinliğiyle gözlerimi tıraş ettim
Süsüm, şemalim solmuştu, bir kere ölmemiştim
Alışabilirdim, hür vicdan bulabilseydim
Alışabilseydim; önce intihar başarabilseydim
Dirilttim ama sonra köşe bucak
Tütsüler saçtım, salkım saçak
Bir türküye vuruldum, gizlice
Kulaklarımın seçtiğim yerlerini temizledim
Serildim çırılçıplak bütün bir gecenin,
yalnız geçen her günün hatırına;
hem… Hem kendimize içelim…
Susuşa dönerdi, flamingo çaylak;
dilerdim bir bacakla koşmak bulacak,
daha nice ufaklık Tayfun…
Gelip baktığını biçen, mavi, kırmızı ışık;
şöyle bir kelepçelese beni
Nazım Hikmet diye ağlasam, dursam
Memleket deyip bağrıma soksam,
yine anlatamam;
farkındayım, yarın Pazartesisi günün
Olabilir ya, delilik bu
Gelip seni kaçırsam
Kırlarımı, bahçelerimi görsen
Öğrensen bu dünyanın ne kin açı olduğunu,
bu dünyanın, kaç açısı olduğunu
Durulur muyuz ya yine denizim?
Yok, soramayacağız, inan saramayacağız cevaplarımızı
Kesinlikle utanmadan itiraf ediyorum:
edâ, seni seviyorum!
Sevda Dulu adlı kitabımdan alıntıdır
Mustafa KöklüKayıt Tarihi : 25.2.2012 16:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!