Karakışın ortasıydı o gün
Dışarıda soğuk azgın alabildiğince
Buz tutarken iliklerim
Sıcak bir tebessümdü yüreğimi ısıtan
Bir çift ela gözden bakan mahurluktu
Mutluluk muştusu gibi gönlüme konan
Kaç zaman oldu farkında mısın,son konuşmamızın üstünden iki mevsim geçti günlerden hangisiydi takvim yaprağı hangi tarihi gösteriyordu bilmiyorum.Heyecanımdan ne saate bakabilmiş nede tarihi not edebilmiştim.İçimde volkan misali kaynayan sevginin aşkın atmosferinde hülyalarda geziniyordum..Hayali bile cihan değiyor inan.
..evet uzun zaman oldu kendimize ait sözleri söyleyip bizim diyeceğimiz Cümleleri kurmadığımıza, rehâvet mi? bununu adı,kim bilir belki de rehavet değildi belki de acizliğimizin açık bir göstergesiydi. Aslında ne kadarda çok seviyorduk ikimiz de, 'seni seviyorum' demeyi, ne çok severdik değimli…ama şimdi sevgiyle donatılmış bir Günaydın’ı bile esirger olduk birbirimize. Bazen soruyorum kendi kendime acaba sende soruyor mu sun? tükenen Sevgimiz mi, Yoksa, yoksa Dilimiz mi lâl oldu teleffuz etmeye?
Uzun zaman oldu off! Ne sen bana 'iyi misin', diyorsun, ne ben sana cesaret edip nasılsın diyebiliyorum. Sözler boğazımda kalıyor, kelimeler dilsiz,dil ise sözsüz kalıyor Ağzımızda, farkında mı sın? ? ?
Kaçamak soğuk Kelimelere kurtarıcı gibi sarılmamız çaresizmişçesine bas vurmamız nedensiz değil, Saçlarını bile benim için aynanın karşısına geçip taramıyorsun eskisi gibi.Hani tarasan belki anlatırdın eskisi gibi aynanın karşısında saçlarını tararken beni düşündüğünü hülyalara daldığını. Aslında benim de senden farkım olduğunu söylemem kocaman bir yalan olur,itiraf ediyorum işte; benimse içimden gelmiyor tıraş olmak,berbere gitmek.
Çok kere anıyorum iki mevsim öncesini,hayali bile nefes almama neden oluyor sensizlikle geçen günlerin perişanlığında. Ne zaman telefonu elime alıp bir türlü ezberleyemediğim telefonunun numarasını çevirsem daha Zili çalmadan açardın ahizeyi, nefesini ensemde hissediyorum aşkım derdin,Beni ne çok sevdiğini defalarca söyler de yine bıkmazdın üstüne basa basa Özledim derdin, tahmin ettiğim üzere yüzün allık sürmüşçesine yoo hayır pembe bir gül açmışca sına pembeleşir sıkıla sıkıla ya sen, ya sen,beni seviyor mu sun? derdin.
Telefondan adeta uçarak geçip yanında olmak isterdim,saçlarının kokusunu,gözlerinin ışıltısını nefesinden ki titrekliği duymak isterdim de o yüzden konuş hiç bitmesin telefon kapanmasın isterdim Of,off.
Yıllar eskise bile mazi unutulmuyor
İyi,kötü ne varsa gün gibi ayan duruyor
Sözlen unutulsa da tarih kayıt tutuyor
Ne varsa elde hâlâ can canlı duruyor.
Çok uzaklarda sanma gelinen onca yolu
İnsanız hepimiz
Nefsimiz var; kendimizden büyükçe
Gönlümüz var; kiminde küçücük, kiminde büyükçe
Ruhumuz var; kiminde karanlık, kiminde aydınlık
Kalbimiz var; kiminde körleşmiş, kiminde güller açmış
Ama insanız hepimizde
UZAK DUR BÖYLE BELADAN
Sözü alır dile alim görürsün
Kalem alır ele bilgin sanırsın
Konuştukça birde hayran kalırsın
Düzene aşina adamdır bunlar.
kahrolası
Elli beşinci peron
Seni aldı götürdü elimden
Can tanemdin
Bir tanemdin
Gitme kal diyemedim sana
AMANSIZ SEVDAM
Akıyor ayrılıkların ilke ırmağı
Bir sarı gül kanıyor durmaksızın
Kahır dolu umutlar yükledin bana
Ah amansız sevdam bilmiyorlar
Al dedim sana
Yüreğimi avuçlarına verdim
Bin yıllık hasretle beslenen
AY GÖKTEYKEN
Pazar akşamı yine
En çekilmezinden
Çilelerle yoğrulmuş
Sevda kanar yüreğim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!