Ben bir rüya gördüm;
Levha levha kader.
Tüm insanlar orda;
Ben ölü(m) den beter...
Yeri yelle sürdüm;
Bugün yine Isparta,
Yağmur renginde hüzün...
Damla damla açılmış;
Yağmuru geldi güzün...
Gülücükten kaçılmış;
Dev sancılarımın sebebini sor;
Gönle bir kulak ver, neden çırpınır?
Sanki, bir parmağım arzı taşıyor;
Can verenler, bu sineden çırpınır...
Ezelden ebede, bir devranım ben;
Yavrusunu kaybeden,
Bir anneye teselli:
Bir yaşında toprakta;
Bu İlahi Tecelli...
Hamza şimdi gizlerde;
Korkunun batakları,
Batırır korkakları...
Açılmış kapı kapı,
Toprakta çatlakları...
Ya fırlarsa topraktan
Toprağın hortlakları? ..
Bana bir dert gelse sebebi bu yara;
Saçlarıma beyazlık, alnımaysa kara...
Dağlar dümdüz olurdu tozdan ve afetten;
Rüzgar aksa ovaya içimdeki dertten...
Ayna tutsak besteye;
Görünmez, senden uzak...
Ötesi tenden uzak;
Nefs aldanır perdeye...
Gitsem burdan öteye;
Matemli bir günün sonu nasılsa;
Uykusuz gecenin sonu öyledir...
Ben bilirim yıldızların adını;
Bilirim, gündüzün tadı neyledir...
Tarlama ekmeden sürdüğüm aşı;
Ateşten yanık ses, söyle sözünü:
'Dinlemek başkadır, anlamak başka! ..'
Bu neşter, açsa da kalbin gözünü;
Bir kalbi derinden dağlamak başka...
Şafak ufuklarda, dokunma söksün!
Bu nasıl bir dert ki, senin elinden;
Ufka bakan gözler, karardı gitti...
Ya senin geçilmez o emelinden,
Ne arttı, eksildi; ne oldu bitti...
Gönlünün rızası aşılmaz perde!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!