Şairleri var insanların
Eskimiş şarabıyla sarhoş ötelerin.
Frenk yosmalarıyla gerdeğe girer mısralarında...
Şairleri var Madımak;
Bir yaban mavisi boz bulanık gözlerinde
Gözlerimi unutmuş.
İnsan ömrü sona doğru
Yöneliyor Ona doğru.
İstikamet kesin, belli
Bir sapaksız, ana doğru.
Gerçek dersen; “Mutlak Bir”de
Ben bir aday öğretmen,
Ben namludaki kurşun.
Gez deyip, göz deyip, atılacağım;
Saplanacağım Anadolu’nun bağrına,
Yaşatmak için vuracağım.
Doğruyu konuşur, doğru söylersen
Söz gider yerini bulur nasılsa.
Haktan yana isen hakkı dilersen
Olması gereken olur nasılsa.
Hak, hukuk, adalet..hepsi hoş ama..
Giden günleri hatırlar mısın?
Bir eser oynamıştı en güzel dekorlar ortasında..
Düğümler çözülmemiş,
Perde yarıda inmişti hatırlar mısın?
Ve.. şimdi bilirmisin.
Sayım günü şehir sokaklarının
Kasım denince aklıma
Sararmış yapraklar gelir dal uçlarında.
Sarıya gönüllenişi gelir toprağın;
Gidenler.. dönmeyenler gelir.
Kasım denince gönlüme
Ben saray istemirem, bu bir göz oda yeter.
Yetmiş yıldır birlikte yandığım oda yeter.
Azatlığa bir kapı açılsa o da yeter.
Bir köprüdür gönüller, denizi karasında,
Azerbaycan, Nahcıvan, Türkiye arasında…
Karanlık düzlemlerde ak çizgiler,
Bir kör noktada durabilir.
Işık hattının ötesinde
Aynı titreşimliyse bütün dalgalar..
Göz çukurlarında kafataslarının
Örümcekler ağ kurabilir.
Aklıma türlü ihtimal
Dolanı dolanı gelir..
ATİ yolda MAZİ ye HAL
Bulanı bulanı gelir.
Şüphemi koydun testine
Bir insan atasına saygıda kusur etmez
Bütünü dağıtıp da sebepsiz küsur etmez.
Sarılır aileyi var eden nedenlere
Şu gelgeç arzulara nefsini esir etmez.
***
Sık dişini az kaldı, kurtuluş yakın evlat
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!