Esir alınan bir tebessüm yine
Yine aynı gece
ve aynı her şey aynı
Bitmeyen bir savaş
Hiç gelmeyen bir mevsim
ben hiç gitmedim
belki bitti savaş kaygılarım biraz
biraz dindi yağmur
güneşim çoğaldı
hiç gidemedim
uzak'tan yakın'a
dört kara duvar arasında yangın
her yanı kül bürümüş bir şehir duruyordu
bir şehir içimin ortasına çökmüş uzakta bir dağ gibi
hilebaz vaadler yalan sözler söyleyen şımarık sesler ile
kandı kanacak haldeyken buldu beni elleri,
kanadım kanayacakken
ama öyle geceler var ki...
öyle böyle değil, anlamsız
bir çift gözden, bir çift elden; günden söz ediyorum
gün doğacak biliyorum
fakat gece, gece canıma batacak, öyle geçecek
"öyle bir yerdeyim ki"
yaşamak bunca uzun vadeli
bunca ansız inişle ve zor çıkışlarla
yaşamak seninle hayata dair her şeyi
günleri gecelere katarak
aşk, bu şehrin mavisinde tutsak bir kuş
kanatları gözlerinde çırpıyor
zaman ilaçsız, seneler yazsız
geçti gitti
güya kırk yıllık hatrı olan kahveler de...
kırk koca yıl geçti hatırsız, soransız, sonrasız...
günlük bir neşe, gecelik bir hüzün kaldı
şimdilik yaşamak kaldı
anlat desen
duvar ağlar
yüzüme perdeler çekilir
gecenin herbir yanı yine gece
değiştiremezsin
fakat gündüzü düşlemekten de
ne senin ne benim bildiğim
gibi değil
bu özlemek
yakar mı üşütür mü
belli değil
uykunda rüya
gece ise yağmur birikmiş bulutlar arasında ıslanan
bir yanı ateş ise gündoğumlarının
acıyorsa hala çocukluktan yadigar bir yara
başlayan bitmiyor, biten hiç başlamıyorsa bir daha
ışığı açık evlerde hüzün konuşulmaktadır bu saatte
kağıtla kalemle başbaşa...
için için susar bir yarısı şiirin
bir yarısı ağlamaklı
bir yarısı özgür
bir yarısı tutsak,
söylesene o tozu şehrin maviye nasıl bulaşır
ben anlattım; uzun uzun sustum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!