Şimdi git
Benden öte sürdüğün tüm dudak çırpınışları, nefsini gözlerinde yıkamış şehrin izbe sokaklarına çarparak kaldırım taşlarında son bulsun ve bin fahişenin bir cenini yeşertemeyecek bereketsiz rahmine dolsun. Gözümden sızan her iyot, duygu yoksunu erkekliğinin künyesine hapsolsun...Bu son şiirdir sana, bu son serzeniş, bu son yakarış. Allah aşkına öldür gözlerimi. Öldür ki uçsuz bucaksız siyahlığım, mavisine aldandığım bütün sevdaların omuz çürüten tabutuna, milliyetsiz kalplerin ihtilal bayrağı ve mülteci sevilerin intihal kefeni olsun.
I
sen bilmezsin
bu şehir hep barut kokar geceleri
Şimdi en açık renginde gözlerin
Şimdi benimlesin tüm kaygılardan uzak
Anlatılmaz bir şey var aramızda hazin
Şiir gibi bir şey seninle yaşamak
Bulutsuz bir gökyüzüdür güzelliğin
Devamını Oku
Şimdi benimlesin tüm kaygılardan uzak
Anlatılmaz bir şey var aramızda hazin
Şiir gibi bir şey seninle yaşamak
Bulutsuz bir gökyüzüdür güzelliğin
Wayy bee.. Şiir.
Uzayan her söz kanayan bir kaç yaranın yerini imler..
Destan. Son sözleri böyle olur gidenlerin. Dillerindeki çiçkeli yaralar tırmaladıkça kulakları eprir..
Dün tadına doyamadığım sohbette konuştuk... Aynı cümleleri kurmak istemem... Her söz ve eleştiri kabul edilmeli ve özellikle şair... kendi şiirine yorum yapmamalıdır... KİM NE DÜŞÜNÜR İSE DÜŞÜNÜR ONUN GÖRÜŞÜNE SAYGI DUYULMALI... DİYE DÜŞÜNÜYORUM... ŞİİRLER... BÜYÜSÜNDE BEKLEMELİ OKURUNU... BİRAZ HASSAS DAVRANIRSAK... ANLAŞMAMAMIZ İÇİN BİR NEDEN YOK... SEVGİLERİMLE
İmge duygu kurgu ve zengin bir anlatım şiir şiir çağlamış...
bana kutlamak düşer....
Kemal Bey'in şiirin üslûbu ve içeriği ile ilgili görüşlerine katılmakla birlikte,mana ve tarz ayrı ayrı önemlidir .diyorum.Zaten içerik ve biçim tartışmaları edebiyat tarihimizde çokça yapılmış.Ben dengeden yanayım.Ben de şiirdeki cümlenin bozuk olduğu görüşündeyim.Aşk ve mutluluk..Bu iki kelimenin geçtiği ayrı bir dize olabilirdi o cümleden önce.Ya da 'mutluluk'kelimesi atılmalıdır.
Gördüğüm kadarıyla şairimiz aynı zamanda nitelikli bir düzyazıcı... Az bulunan bir özelliktir bu. Edebiyat öğretmeni olmasına da ayrıca sevindim. Çünkü dilini bilen bir öğretmen Türkçeyi düzgün kullanan öğrenciler yetiştirecektir.
Şiirle kalınız...
Merhaba sayın Binboğa, ben zaten belirli bir şahsı kastederek söylemedim alınmadığınız iyi olmuş sevindim...Hem zaten burda kim kimdir belli değil; böyle sanal bir ortamda bir şairin ya da şiirden hoşlanıp burada olan şiirlere yorumlar yapan arkadaşları yalnızca sohbetlerinden, olumlu veya olumsuz yazılarından birazcık tanımaya çalışıyoruz...Öğretmenlere sonsuz saygımın olduğunu burada bir çok arkadaş bilir...Üstelik ben bu yaşta bazı yanlışlar yapıyorsam bunların faturasını öğretmenlerime çıkartmam çıkarttırmam...Sizi bir kaç yorumunuzla tanıya bildiğim kadar tanıdım bu yüzden cevap veriyorum bir dahakine vermeyeceğim zira bu konuda atışmayı böyle bir ortamda uygun görmüyorum...Her vesileyle söylerim tam yetişme çağlarımızda çevremizde çok öğretmen vardı ve bizler onlardan çok şeyler öğrendik...Çok okuyan biri olarak ta sanırım bu yüzden olacak türkçe ve dil bilgisinde başarılı bir öğrenciydim...Bu yaşta ve bazı rahatsızıklarım dolayısıyla aldığım ilaçlardan da olacak eskisi kadar dikkatli davranamıyorum...Kimse burda ne işin var diyemez; şiiri, çocukluğumdan beri çok seviyorum ve ölünceyedek yazabildiğim kadar yazacağım çok eyleniyor ve oyalanıyorum...Bu konuda kimsenin benden şikayeti olmadı...
Karacaoğlanlar aşık Veyseller, Yunus Emre sanmıyorum ki şiirlerinde noktalama işaretleri kullanmış olsunlar, şiir yazmak ozan veya şair olmak başka, editör olmak başka bunlar bir birinden ayrı şeyler; yanılıyorsam lütfen düzeltin...Zaten gaye yaptığımız işin en iyisini yapmak bilmediklerimizi öğrenmek değil mi?
Bahsettiğiniz cümlenin yanlış olduğunu biliyordum sayın şair bu konuda bir açıklama yapmış ben sonradan gördüm...
Memleketimden ve yöresinden iyi şairler çıkmıştır ve biz okumayı çok severiz; bilmediğimizi öğrenmeye talibiz...Öncelikle bizi aydınlattığınız için teşekkür ediyorum...Daha yazacak çok şey var ama tadında bırakmak istiyorum, yine de bahsetmeden geçemeyeceğim benim yabancı lisanım olan almancada da çok başarılı idim öğretmenlerim okula gelen müfettişlere beni örnek talebe olarak gösterirlerdi...Almancanın grameri de bir hayli ağırdır bilmem siz ne düşünürsünüz türkçesi düzgün olmayan bir öğrencinin yabancı dide başarılı olması olasımıdır...Bazılarına bu yazdıklarım çocukça gelebilir, lakin kulak vermekte fayda vardır...Burada şiiri görücüye çıkan ben değilim kendimi de methetmeyi ar sayarım...Takdir etmek veya etmemek muhataplarımın işidir...Teşekkür ederim cevabınızı bekliyorum esen kalın...
Gizlidir: yüklem
Gizli olan ne: mutluluk (özne)
Mutluluk nerede gizlidir? Aşk yürümeyi bir kez öğrenmiş ayakların izinde (dolaylı tümleç)
Dolayısıyla aşk sözcüğü benim için şiirimde askıda kalmıyor. Yürümek bir kez öğrenilir evet ama aşk yürümek bir ömür boyu öğrenilemeyebilir. aşkı gerçekten yaşamış, aşk yolunda tüm benliğiyle yürümüş ve riyasız sevebilmiş kaç isim var acaba?
Israrla yazdığım dizemin arkasındayım:)
Aşk kelimesinden sonra virgül kullanmış olsam asıl o vakit anlatım bozukluğu ortaya çıkıyor bu anlamda...
Mehmet Bey ben de edebiyat öğretmeniyim:)
Noktalama işaretlerine de, anlama da hâkimim ancak yanlış olduğunu düşünmüyorum. Bu arada dünkü sözleriniz için tekrardan teşekkürler evet kelime haznem gayet zengindir.
Şiirin uzunluğu ile ilgili yorumlar var hala ama bu da karinin şiire bakış açısıyla ve şairin kendini ifade etme hassasiyetiyle alakalı bir durumdur. 'evet, bu şiir tamamdır' dediğimiz vakit o şiir tamamlanmıştır. Demek ki benim için de bu şiir bu kadardı ve bu uzunlukta anlatılması elzemdi dolayısıyla bu konuda herkesin fikrine saygı duyduğumu belirtmeden geçmeyeceğim.
Derdim beğenilmek, pohpohlanmak gereksiz iltifatlara gark edilmek falan değil. Ama saygı unsuru önemlidir. Meslek icabı teşvik etmenin ve pekiştirmenin ne derece önemli olduğunu en iyi bilenlerdenim. Sayın Kemal İspir beni resmen yerden yere vurmuş. Çok merak ediyorum derinliğimi hangi cihazla ölçtüğünü. Hangi şairin hangi şiirlerini topladığımı... Bu resmen hırsızlık damgasıyla yaftalanmaktır ki asla bu suçu kabul etmiyorum. Cemal Süreyya konusunda gereken izahı yaptım, alıntılarımın açıklamasını da gerçekleştirdim ki kalan hiç bir dizede herhangi bir şairden etkilenme ya da alıntı yapma söz konusu değildir.
Her türlü eleştiriye tabi ki açığım ancak seviyesizliğe ve sebep göstermeksizin yerden yere vurulmaya tahammül edemem. Her şairin dizesi kendisi için değerlidir. Kaldı ki ben asla hayatımda “hadi oturayım da bir şiir yazayım” maksadı gütmedim. Zaten yapamam da… Her dizemde gözyaşımın olduğu, her pasajda bin yaşanmışlığın yeşerdiği bir emeğe bu denli saygısız yaklaşan Kemal Bey ve saz arkadaşlarını kınıyorum.
Yapıcı olmak kaydıyla her türlü eleştiriye açığım. Son olarak dün çok tereddüt ettim yazdıklarınıza açıklama yapıp yapmama hususunda Mehmet Bey. Özellikle şu Mehmetçikler, Dersim ve newroz ile ilgili olan bölümde. Ben Ankaralıyım ve Türküm ancak keşke aşkın da milliyeti ve memleketi olabilseydi… Bırakmışsam kalbimi Dersim dağlarında, karışmışsa sözlerimden dahası gözlerimden dökülen her damla Munzur Suyu’nun akıntısına ve kalbim milliyetsiz bir sevinin darağacında newroz çiçeklerinin saplarından yapılan bin yağlı urganla sallandırılmışsa, ne hükmü kalıyor hüviyetimin…
Şimdi düşünüyorum da neydi o tanımsız restleşme?
Aşk… O hiç hesapta olmayan duygu… O planlı, programlı ve belirli ölçütlere göre yaşanabilecek duygu… O karar verdiğin an, kapını çalan, canın istediğinde defedebileceğin duygu… Ben aşkı öyle bilmemişim. Bir yansımaydı, çoğu zaman yanılsamaydı, bir tohumun tam kalbimden, gözlerine doğru yarılmasıydı belki aşk benim lügatimde. Aşk dudaklarımdan doğup, yüreğime doğru ılgın ılgın inen bir hezeyandı. Tırnaklarımın omuzlarında ılık çocuk hüznünü anımsamasıydı. Gözlerimin, bin yıl önce kaybettiği bir mavinin yerine, gözlerindeki o uçsuz kehribarı gözbebeklerine sürme çabasıydı… Aşk bir Türkün, Dersimli bir Munzur delikanlısını, İç Anadolusu’nun karasal yazgısına nakşetme çabasıydı. Aşk, dudaklarımdaki çizgilere, yüzünün berraklığını kazıyan yalın alın yazısıydı.
Aşk, hesaplarımı alt üst eden empresyonist bir yürek atışması, irtifa kaybeden onur, deklarasyonu ezelden onaylanmış bir benlik çatışması ve tanrıyı benliğimden soğutan yegâne kulluk sızısıydı…
Ve son olarak ömrüm!
Okursan şayet,
Ana dilimden doğan son aşksın sen
Hiç utanmam, usanmam, uslanmam ve bin defa ana dilinde ikrar ederim istersen…
Ez ji te pir hez dıkim / Seni çok seviyorum
Herkese tekrardan teşekkürlerimi sunuyorum
ne olur şiir avazın yettiğince sus
Allah çümlesini artırsın şiir demek sözün özüdür. bazen şiirler hoşumuza giden yemek gibi çok kaçıyor aslında şiir kestirme yol gibi az zamanda çok yol katetmektir zannediyorsam tebrikler Allah hayırlı işler yaptırsın
Şair, şiirde noktalama işaretlerinin şiirin şiirselliğine zarar verip, nesre dönüştürdüğünü saptayarak sevmiyorum diyor; ben de bu fikre katılıyorum...Ayrıca çok iyi de bilmediğimi, hatta çoğu edebiyat öğretmenlerinin dahi düzgün cümle kuramadıklarını görerek, hem kendi adıma hem de Türk edebiyatı adına çok üzülüyorum...
Şimdi; şiirde tartışılan bir cümle var: 'aşk yürümeyi bir kez öğrenmiş ayakların izinde gizlidir mutluluk'
Burada aşk kelimesi önüne, zihnimizde bir virgül koyarak okursak cümlenin anlamı daha sağlıklı olacak...Yazılan şiirin kalitesi kadar okuyanın da şiiri okumasını bilmesi gerek; ama burada bir çok arkadaşın tesbit ettiği şekilde devrik bir dizim de olabilir...Ucundan kenarından ben de müdahale etme isteği duyup, belki kendimi geliştirme isteğimden, belki de bu kadar güzel bir şiire kayıtsız kalmama arzumdan dolayı; yazdım bir şeyler...Bir çok arkadaşa katılıyor, şiirin uzun olduğu kanısına varıyorum ben de...Bütün sermayeyi bir şiire yüklemek, ne kadar doğru bilemiyorum...İçimiz dolduğunda oturur destan gibi mektuplar yazarız; bir lahzada içimizi dökeriz...Bu şiirde de sanırım biraz böyle olmuş...Bilgi birikiminden ve emeğinden dolayı, Ayşegulguncan hanım efendiyi içtenlikle kutluyorum...
Bu şiir ile ilgili 55 tane yorum bulunmakta