Sarhoşum körkütük ne yazayım
Delilik aklıma sayılmış bir kere
Elimde değil ki nasıl bozayım
Üzerimden attım yüz kere bin kere
Hayatı tanımak ayakta durmakmış anladım amma
Şehir doğurdu çocuklar.
Anneler küstü toprağa.
Susmayın prangalar.
Kirlendi Dicle, kustu Fırat.
Şafağa tutunmuş bir el.
Bir çocuk ağlıyor az ötede, mahzun, gözyaşı bir damla kan.
Yeni uyanmış, annesinin kucağından derin bir uykudan.
Top sesleri geliyor, pencerenin demir parmaklıkları arasından.
Sarılıyor annesine, uyut beni, sonsuza kadar uyandırmadan.
Anne sarıldı boynuna, ağlama yavrum, sen uyu, ben yanındayım.
Sana anlatmak isterdim duygularımı.
Arzularıma yenik düştüğüm sergüzeşt halimi...
Tasası iliklerine işlemiş Anadolu yiğidiyim.
Kuruntularım sarhoş...
Mahpushane kapıları sessiz çalışıyor bu gece.
Notalardan bir şarkı süzülüyor inceden ince.
“Sitemim var yaralı sineye.
Zemheride selam götürdü bulutlar bir çingeneye"
Belirsiz akşamların öfkesine sığınınca yazmıyor kalemim.
Bu ne sevgi oğul, hiç bir şeye benzemez.
Dağ taş yarılsa da anlatmaya yetmez.
Bir değil, bin ömür geçse de bitmez.
Bir bakışın da yetiyor bana oğul.
Hiç tatmadım, sevgiyle acıyı birlikte.
Hasretine ihanet varsa
Öldür beni n'olur güzelim.
Aşkına yüreğim kanarsa
Güldür beni n'olur güzelim.
Karlı dağların doruğunda
Ne kalır ölü bedende ruh
Ne de yaşayan bedende can
Sarmış her yanı güruh
Kimseye faydası olmayan
Dayan sevdiceğim dayan
Biter elbet bu ayrılık.
Yolun sonu bana ayan
Geçer elbet bu ayrılık.
Hasret vermiş bana zulüm
Erkekler ağlamaz
Babalar hiç ağlamaz
Babalar ağlarsa anneler iki kere ölür
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!