Üzme beni tatlı canına yandığım
Her bakışına,yan duruşuna umutlandığım
Kelebek kanatlarına yükle sevdamı
Taşı mor çiçekli dağlara
Cilveli, nazlı dilber
Saçlarına tel tel bağla,
Toprak kokusuna gömdüm
Kin köpüğünden sulara
Zakkumdan şaraba parmak tadı aldım
Umudu bir filim
Umudu bir rüya
Umudu bir heves
BEKLEYİŞ
Bugün görüş günü, çocuklarım ve karım gelecek.
Yüzünü okşayacağım çocuklarımın ve karımın.
Gözlerimin içine bakarak, seni iyi gördüm ya, bahtiyarım diyecek karım.
Akşam oldu
Yine akşam oldu
Yine karanlığa gömüldü duygular
Yine güneş bana inat
Yine sensizliğe ağlayacağım
toprağına taşına sürdüm yüzümü
iki kaşımı iki gözümü
param parça ettim dirseğimi dizimi
kıymet, kıymetsiz kalmadan bilmektir
o sana gelmeden ayağına gitmektir
ESKİRAYLIYIM
Taş döşeli yollarda öğrendik her şeyi.
Her şeyi öğrendiğimiz şehir, henüz şehirdi.
Şehir genç, bizse çocuktuk.
Taşlara basarak, toprakla oynayarak büyüdük.
Göz pınarlarının gölgesinde bu sevda
Sensizliğe dayanılmaz acılar kattı
Söz verdiğin asırlık çınarın altında
Sonsuzluğun tadına renk katan hayattı.
Yar yar bana mıydı bu sitemin bu ahın
Ağlama, düşmanlığı doğuştan bellettiler
Ağlama, namertliğe hepsi marifettiler
Neymiş efendim, hasmın yoksa eğer, adam değilsin
Ne kahpece, ne kalleşçe bir hayata kefil ettiler
Ulan mecbur muyum namlu ucunda günleri saymak
Mecbur muyum saydığım günleri korkuyla yaşamak
Elinden alınmıştı deniz mavisi tramvayların sarhoşluğu.
Güvertelerinde filinta kurşunuydu afili kızların bakışları.
Terleyen avuçlarına düşen tekliğe ağlıyordu yürekler.
Gamsız bir hayanın onursuzluğuydu gözyaşları.
Balon şişirmek istiyordu çocuklar.
Yıldızları saymak istiyorlardı parmak uçlarına basmadan.
Gömülen nankörlüklere isyanım.
İpe dizilmiş boncuk bakışlar.
Sürmez bu böyle sevgili
Konuşma, gülme, sakın kendini.
Ölemezsin sen.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!