Uykudan uyandığımda sabah degil, gece yarısıydı.Şaşırmamıştım, Zira böyle aniden uyanmalar ve günlerce süren uykusuzluk hâli artık hayatımın sıradan bir olayı durumuna dönüşmüştü. Böyle uyanmaların bir olumlu tarafı da buydu ki, hiç olmazsa bir soruma kendimde cevap bulabiliyordum.
Sabah nasıl uyanacağımı düşünmeden yazılarımı yazı masamın üzerine bıraktım. Yazdıklarımı dikkatlice inceledigimde iyice şaşırdım. Nasıl olmuştu da, şimdiye kadar yazılarımın hiç birisinde özel ismin bulunmadıgına dikkat etmemiştim. Sonra da fazla düşünmeden kendi soruma kendim cevap verdim: Şimdiye kadar yazdıklarım, düşünüp de yazdıklarımdı. Bu nedenle de kendi hâlinden ve kendinden yazanın yarattığı tüm adreslere ulaşıyor. Tabii ki, yüzüne kapıyı çarpan bulunmazsa.
7 Murat Günü, Yağış Ayı,
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta