Sonsuzluk Kervanı Şiiri - Sedat Çakmak

Sedat Çakmak
35

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Sonsuzluk Kervanı

Varmadan menzile,seyreyleyen şu garip kervana;
Katıl,ardına bakmadan eriş ol yüce divana...
Göz yaşın dök; kederlenme, sahip ol sen hak davana,
Yolcusuyla son durağı,gider sonsuzluk kervanı.

Bazan çile meşakkatli,bazan yorgun kimi mutlu,
Bu dünyadan nasip alan sonsuz ilde olur kutlu,
Ol nasibin almayanlar,ah bilmem neden umutlu!
Oysa sayılı nefesler,biter sonsuzluk kervanı.

Güneş doğar gündüz olur,batar gider zindan olur.
Sorumsuzca gezen insan,gün gelir hem bela bulur,
Doğaya pis asit salan,zaman olur zehir solur,
Sorumsuzlarla birlikte,göçer sonsuzluk kervanı.

Deniziyle,karasıyla,dağlarıyla ovasıyla...
Villasıyla,yalısıyla,karıncanın yuvasıyla...
Zalim zulmün etse dahi,mazlumun her duasıyla,
Akıp gider yaradana,durmaz sonsuzluk kervanı.

Kan davası,kan dökmeler,husumetler kem savaşlar,
Dünya çarkında işliyor; bir gün gelir de yavaşlar,
Döner,kebap,tatlı,börek,lahmacun,simit,lavaşlar...
Bu alemin lezzetleri,kalır sonsuzluk kervanı.

Hayat merdiven misali,çıkılır ol yükseklere,
Kimi erken göçüp gider,konar gider tümseklere,
Parçaları birleştiren,bütün eden dirseklere...
Fani ilden bakilere,akar sonsuzluk kervanı.

Sedat sende bu kervanda,yolcusun ya bilmez misin?
Saçlarına ak düşmüşken,göz yaşını silmez misin?
Bu hayattan göçer iken,biraz da eğilmez misin?
Selam olsun göçenlere,kalmaz sonsuzluk kervanı

Sedat Çakmak
Kayıt Tarihi : 29.6.2010 22:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sedat Çakmak