Bu sabah gözlerim bir merhabaya uyandı
Son zamanlar olmadığı kadar sıcak bir merhabayla
Selamladım önce geceden kalma ıslak Ankaramı
Binaların ardından gülümseyerek davet ettim umutlarımı
Yollar boyu serptim taze tohumlarımı
Bu sabah merhabaya teslim ettim bulutlarımı
Merhaba yıllanmış umutlarım
Yıllardır kalbimin en soğuk yerinde
Sakladığım titreyen arzularım
Merhaba gecelerimin ürpermeyen düşleri
Unuttuğum zannettiğimde
Yeniden fikrimde gördüm sizleri
Düşlerim,
Yollara döktüm ben onları
Salıverdim bilinmez bir başıboşlukla
Gecenin kör koynuna
Kaybettiğim, tutamadığım
Bir türlü zincir vuramadığım
Aşk bir oyun mu fütursuzca yaşanan
Ya da bir büyümüydü
Yalnızca masallara konu olan
Benim de bir masalım var mıydı acaba
Ben miydim o beyaz atın üstünde duran
Her defasında peleriniyle salınarak kalbine yol alan
Yine bir gece
Sıradan, öylesine
Her zamankinden işte
Kafam karışık
Aklımdasın yine
Hiç bitmemişcesine
Bir anahtar deliğinden izlenen hayatlar
Görüntü kısıtlı, zaman değerli
Umutlar ise tuzu biberi
Kimbilir belki de...
Boşluktayım,
Önümü göremiyorum
Terkedip gittiğin günden bu yana
Eziyet olmuş bu yalan dünya
İdeallerim yok, kaybolmuş sensizlik denizinde
Erimeye mahkum buz taneleri gibiyim
Bu gönlüm ağır yaralı
Her tarafını sarmış sevda yanıkları
Azmış yaralarım, dayanamıyor yüreğim ağlamaklı
Teşhisi koydular önce yaşamaz dediler
Daha sonra kendi haline terkettiler
Yerim belli
Yavaş yavaş baharı bitiyordu hayatın
Bir de bakmışım ki dibine vurmuşum aşkın
Şişedeki mantar misali olmuş yaşantım
Gün geçtikçe çökmüş dibine aşk kırıklarım
İçimdeki şeytan şahlanmış; çek diyor kafayı
Son zamanlarda
Bir çelişki dolanıyor tüm ağırlığıyla kafamda
Soruyorum
Sabretmek bir erdem midir?
Yoksa herşeyi kabullenmek midir?
Çıkış yolu yok dört duvar beynimin içi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!