Soner Güncan Şiirleri - Şair Soner Güncan

Soner Güncan

Hasret değil mi bizi böyle eriten,Aşığın zerresi kalmasa ne olur?
Yürekleri dağlayan sözler söyleten,Konuşmadan öylece dursan ne olur?
Yardan gelen rüzgarı aşkla dinleten,Ondan gayrı birses duymasan ne olur?
Bir haber almasan telaştan delirten.Ahrete dek görmesen söyle ne olur?

Yar değil midir seni ayakta tutan,Yardan aşağı düşsen ne olur?

Devamını Oku
Soner Güncan

Ustalar meclisinde el bağlayıp söz aldım
Geceler boyu süren yar sohbetine daldım
Nefsim sohbete girdi,tokadıyla uyandım
Bütün bu acılara himmetiyle dayandım...

Dert meclislerinde yanan kalplerden köz aldım

Devamını Oku
Soner Güncan

Susunca fırtınalar kopar gönlünde
Susunca volkanlar patlar yüreğinde
Susunca sağanaklar iner gözlerinde
Ne olur konuş gözüm,gönlüm,yüreğim benimle...

Bakınca kayalar parçalanır gönlümde

Devamını Oku
Soner Güncan

………………Ruhum!
Kanserli bir hasta gibi bedenimi terk edip gitmeni beklemek,
Ölmekle kalmak arasında olmak kadar zor.


Bedenim!

Devamını Oku
Soner Güncan

Bazen bu okulun sıralarında
Adını ve adımı görüyorum
İşte o an bir şeyler parçalanıyor
Garip yüreğimde
Hırçın dalgalar binlerce kum tanesini
Alıp götürüyor kumsaldan

Devamını Oku
Soner Güncan

Adını kalp kapakçıklarımın altına gizlediğim sırr-ı ilahim!
Cümle aleme aşikar olan saklı hazinem,
Ey yürek yangınım, ey yürek çarpıntım, ey mavzer yürekli yar.
Yüreğimden beynime,beynimden vücuduma zerre zerre yayılan hücrem.
Dışına çıkamadığım,İçine giremediğim saklı bahçem,
Yüreğimde filizlenen gül yüzlü yar…

Devamını Oku
Soner Güncan

Bu şiiri sana hiç okumayacağım
Üzülürsün...
Düşünürsün ve sonra daha çok üzülürsün.
Hatırlarsın geçmişi ve daha da üzülürsün.
Elimi tutup gezdiğimiz günleri,
(annemin) Mezara diktiğimiz gülleri

Devamını Oku
Soner Güncan

Eskimiş solmuş bir fotoğraf,siyah birde beyaz.Kalabalıklar içinde yalnız küçük bir kız,mazlum,garip,boynubükük…
Yüzüne sonradan yapıştırılmış gibi emanet,iki saniyelik donuk bir tebessüm.Eskimiş bir çift pabuç,yazında,kışında giyilenden.Sıkı sıkıya sarmış ayaklarını.Ve içinde rengi belli olmayan bir çorap.Üstünde bir elbise; eskitemediği belkide yeni halini hiç bilmediği solmuş,buruşmuş ha varmış ha yokmuş…
Saçları ve o saçları; yüksek kayalıklardan aşağı düşen su gibi hoyrat,Heyhat! Yarınlara umutla bakmak yerine,yaşamdan bir rol çalmak yerine olabildiğince kendi,olabildiğince yalnız olabildiğince mahzun.yosun mu yosun gözleri…
Sanki hiç renkli bir fotoğrafta o güzelim yosun gözlerinin gözükmeyeceğini bilircesine donuk,puslu,siyah beyaz bir karede inadına yeşil gözleri…
Kaşları; bir noktadan öbürüne giderken avcıların başını döndüren bir yay misali,birbirlerine hiç kavuşamayan Ferhat ile Şirin misali,Kerem ile Aslı yan yana dururken kavuşamayan birbirlerine hasret kaşları.Ölümden hep uzak gibi gözükür çocukların bu yaşları.Küçük bir kız çocuğu mazlum,garip,boynu bükük…
Kirpikleri hep nemli,ne oyuncağı olmadığından nede o olmayan oyuncağı elinden alındığından,ondan bundan,beklide yarınlarından…

Devamını Oku
Soner Güncan

Ne dostumsun,ne arkadaşım
Ne kardeşimsin ne yoldaşım.
Sen benim hiçim
Sen benim herşeyimsin....

Devamını Oku