Sonbahar mevsim sonu,
Sararır yaprak.
Rüzgâr çok sert esiyor,
Dökülür yaprak.
Düşenin akıbeti,
Değersiz toprak.
Ömür biter, mühlet yok,
Kopar kıyamet.
Ecel meleğin gelir,
Elden ne gelir.
Can boğazından çıkar,
Gözler kapanır.
Ruhun berzah âlemde,
Tenin toprakta.
Toz kondurmadığın can,
Toprak altında.
Şimdi kabre gömüldü,
Döşeği toprak.
Üzerine atılır.
Toprak, çakıl.
Seslemsem duyar mısın?
Hey ! Âdemoğlu.
Dostlar yalnız bırakıp,
Dönüp gidecek.
Şimdi yalnız başına,
Kaldın makberde.
Kandilin de yağ var mı?
Şimdi yakacak.
Konukların gelecek,
Ziyaretine.
Çok uzaktan çıktılar,
Kanat çırptılar.
Nurlu yüzlü simalar,
Mekân tuttular.
Bir çok soru sorulup,
Sual edecek.
Rabbin ..? Dinin…? Nebin Kim ?
Muhatap olacak.
Allah bir, Dinim İslam,
Cevap bulacak.
Ya !.. Nebin kim ? Hitaba;
Nebim Muhammed.
Melekler kuldan memnun,
Yüzler tebessüm.
Birden açılır perde,
Kabrin Pür Nur.
Karargâhın nurlanır,
Güller saçılır,
Nurlu melekler hoşnut,
Gülümsediler.
Misafirlerin uçar,
Sonsuza doğru.
Sorgu sual… Peş peşe,
Rabbin ? Nebin ? Kim ?
Kul bocalayıp kalır,
Alev saçılır.
Bu sözleri duymadım !
Ne de işittim.
Dilin düğümlendi !
Bilemiyorum ?
Kabir bir den daralır !
Kemikler kırılır.
Makber zifir karanlık,
Gayya çukuru.
Nurlu yüzlü melekler,
Hüzünlendiler.
Yüzler asık şekilde,
Çıkıp gittiler.
Dünya han, yolcu fani.
Ölür her fani.
Bâki âlem kapısı
Girer her fani.
Her can ölümü tadıp,
Bize dönecek.(*)
*(Kullu nefsin zâikatul mevti
summe ileynâ turceûn)
( Ankebut suresi 57. ayet).
Kayıt Tarihi : 18.5.2022 10:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!