Uzun ve geçmek bilmeyen geceler vardır ya
Hani bir an önce sabah olsun diye beklediğin
Yalnızlığın, hüznün doruk noktasına vardığı
Duygusallığın büyüdükçe büyüdüğü geceler
Yükünü boşaltmış bir geminin
Sessiz bir limanda beklediği gibi
Sabahı beklersin
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Hani kimseler yokken daha sokaklarda, çıkar bir sabahçı kahvesi ararsın, sıcak bir simit ararsın fırınlardan yalnız sokaklarda bir sen bir de sokak köpekleri . Herkes sıcacık yataklarında uykunun en tatlı yerinde. O sırada diline bir kaç eski melodi dolanır, ya Barış Manço dan Kol Düğmeleri ya da Erol Evgin'in Gel sen ne çektiğimi bir de bana sor...Titreyerek geri dönersin ellerin cebinde o soğuk ve karanlık odanın kapısını istemeye istemeye açmaya çalışırken dışarıda hayat yavaş yavaş canlanmaya başlar, işe erken gidenlerin ayak sesleri duyulur boş sokaklarda ve bir beden yığılır kalır karanlık bir odanın ortasında...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta