…./yasak avcılar, sessizce açılmışlar denize…
trol nöbet yerlerini devretmiş olmalı ki, dinamit fitillerine
yakamozlar bile nasıl kaçmaya başladı, en yakın sahillere
sular, birdenbire felaket soğudu.
dolunay saklanırken ölü cenin gibi, karanlığın heybesine
ışık-ışık toplamaya başladım yakamozları,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Kronik nidalar parçalıyor geceyi
Odamda bir pagoda sessizliği
Paradigmalar yaratıyorum umutlardan
Bir neyzeni duyuyorum uzaklardan
Lavanta kokulu sabahları özlüyor gözyaşlarım
Nihilist kavgalar büyüyü bozdu
içinde sen olan öyküleri özlüyorum
Palamarsız gemilerde bu kaçıncı gece
Denizin gözleri çalınmış
Denizin mavisi mahzun….
Seni müjdeleyen deniz feneri nerde…
..
kutlarım ustam..
hep şiir gibi yaşa ustam...
şiire Cevat Çeştepe..
Cevat Çeştepe ye şiir yakışıyor işte..
Bilene eren deriz,bilmeyene yaren deriz,cehennem gözlülerden ırak,cennet gözlü yarenleriz,aynılaşmadan aynı şeylere ağlayan,beraberliklerdeyiz.eyvallah usta yine beni ağlattın.mustafa
Ustaca betimleme ve mısralardan oluşan güzel bir şiir okudum kaleminizden. İçtenlikle kutluyorum selamlarımla.
nöbet nöbet şiir ,yüreğinize sağlık .yazan ağlayan balık ...
Sevgili şair yaşattınız okuturken sevgiler kralkız
Kendini tekrar etmeyen şiir seviyorum.Aslında sadece onlara şiir diyorum.Varlığınız daim olsun ki şiir okuyabilelim...Sevgiler
trol nöbet yerlerini devretmiş olmalı ki, dinamit fitillerine
yakamozlar bile nasıl kaçmaya başladı, en yakın sahillere
sular, birdenbire felaket soğudu.
dolunay saklanırken ölü cenin gibi, karanlığın heybesine
ışık-ışık toplamaya başladım yakamozları,
üşümesinler diye.
her balık önce kütükten silinir, sonra bölünür bin parçaya
her parçadan binlerce ağıt kalır, henüz doğmamış olanlara
ve derinlerde, çok derin bir uğultu.
kim derse ki, balıklarda yoktur hafıza ve duygu, hiç inanma
onların döktüğü gözyaşıdır sebep,
denizlerin tuzlu olmasına.
Bu mısralara ne denir ki..aklıma gelen tek kelime harika...10 ve sayfamda...Ufkun YAREN
gece insana değişik şeyler düşündürür duygular karmakarışık bazende kıpır kıpır olur,hakkımızda hayırlısı diyelim abi kutlarım
ve kağıt kayıklar gibi, yalancı hedefler gönderelim avcılara
ya da yapraksız bir söğüt dalı ya da bir kibrit çöpü mesela
ki dönsün bakışları başka yöne doğru.
suları soğutanları eğer soğutup, donduramazsak o sularda
gördüklerimiz değil göremediklerimiz,
kıyametimiz olur yoksa.
şiirde kaldım...
kutluyorum hocam saygılarımla
Bu şiir ile ilgili 109 tane yorum bulunmakta