Ve asıl kavuşma bekliyor bizi öz vatanımızda.
Kalbin ortasına devriliyor büyüttüğümüz tüm dağlar.
Bir kum tanesi olabilmekmiş marifet,
rüzgâra eklenip diyar diyar keşfe böyle çıkılırmış.
Avuçlar kapalı,
kalpler kapalı,
akıl dahi kapalı…
Ne çabuk geçti saatler
İşte şimdi yaşlanma, yaşarma, durup düşünme vakti
düşme, kalma ve kalkamama vakti.
Sürgündeki insanın gönlünden fışkıran
heves adındaki
fâni sürgünler çürüyecek tek tek.
“Benimdir.” dediğim ne varsa hepsi
bende emanet.
her şey kendini yaka yaka sonuna ulaşırmış.
Hepten kül…
Boş bir kuruntuymuş sahiplik.
zerresi dahi dalga dalga kirletirmiş
erdemin berrak okyanusunu.
kıyıları cesetle dolu…
insan ki o okyanusta tek damladır.
Geldik gitmek üzere,
konduk göçmek üzere,
bildik unutmak, unutulmak
ve sevdik ayrılmak üzere…
İnsansın,
Aç kapıları!
Bir derviş konaklasın şehrinde,
bir yetim doyursun karnını.
Bir şehir ki her iyilik karanlığa yaktığın mumdur.
Pervanelerin çoğalır bu sayede.
Olsun,
bir olanda bin hayır barınır.
Köpük köpük yüksel,
kıyılarını teknelere hazırla.
Güneşe doğru döndür dümenini.
Doğruluk pusulan olsun.
İnsan şehirdir.
Mamur köşeleri gibi,
uğultulu uçurumları da
baykuş öten viraneleri de olacak elbet.
Kervanlar geçecek içinden,
gâh iyiliğe,
gâh kötülüğe ulaşacak.
İnsandır bu:
Yarısı siyah yarısı beyaz.
İnsandadır denge, arayış, savruluş,
İnsandadır yitiş, buluş, yok oluş
İnsan dersin,
dilin bir kelimeden bir ömre uzanıp gider.
Gizlediği yollar birbirine çıkar,
köprüleri kalabalık,
bulutları yağmur yüklü…
Zamanı gelince kışı yaşar,
sobalar tüter umudunun yerinde;
zamanı gelince de yaz çiçekleri bereket getirir
yarılmış toprağına.
İnsansın, kendi içine doğru sür atlarını.
Yaşadıkça anladım;
suyun da dağın da toprağın da bir nefesi var.
Sakince yaşamanın keyfidir onları güzelleştiren.
Kuvvet değildir insanı baki kılacak!
Köşende dinlenen ihtiyara
uzattığın bir bardak su kadardır hatıran,
hepsi bu.
insan ,
iyilik yaptıkça köklenir, yenilenir, lezzetlenir.
Tevazu gözdeki perdeyi yerlere seren
sessiz bir rüzgârdır.
Suya da benzer.
dağ ile boy ölçüşmek değil,
dağları aşan tefekküre dalmaktır.
Geçkin hüzünlere taze merhemdir
Su ol dilersen,
dağ ol, taş ol, çiçek ol, kuş ol, tüy ol, toprak ol;
ama ne olursa olsun
insanlığın ,
daima dünya yolculuğunun sonlanacağı güne
taşıyacak seni, beni, bizi.
Varlığa ulaşacak bir yokluk hâlidir.
Her insan hikâyesi
redfer
İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 19.8.2025 11:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!