Çıldırmış bir yanlızlık bu
siyah mı siyah....
gökyüzünün en kötü makyajı
yıldızlar silinmiş,ay sönük,
gözlerini özleyen gözlerim,
gözbebeğimden vazgeçiyor..
beynimde fırtınalar kopuyor
..
Ne senin gözlerin siyah,
Ne ben onsekiz yaşımdayım...
Bütün hatıralar gri,
resimler siyah beyaz...
Avuçlarımızda biriken karlar misali zaman,
Tanıklar yok,
..
Uykusu gelmişken tam da
Yüzüne defalarca çarpan soğuk su gibiydi
Siyah yeleli tanrı
Ayıltıcı
Tam da anestezik bir rehavetle
Dondurmuşken masalsı anları
..
BEN ÇOK ŞANSLIYMIŞIM!
İngiltere’nin pek alışık olmadığı sıcak bir gün.Walthamstow pazararına yukarı yürüyorum,tansiyonum düştü.Pazar merkezinden dışarı çıkıp biraz dinleneyim bir de sigara içeyim dedim.Çıkışta siyah bir adam elime bir bildiri tutuşturdu.Sol da gölgelik yerde duvarın üzerine oturdum.Bildiriye bir göz attım,’’İsa sizi çağırıyor’’diye başlıyor.Çok hasta olduğum için aklıma ölüm geldi.Hiç hoşuma gitmedi bu çağrı.
Öylece kenara bıraktım.
Haliften yel esmesiyle bildiri yerde gezmeye başladı.Diğer bildiri dağıtan siyah adam gülümsiyerek bana yaklaştı.Yerden bildiriyi aldı.Ben de adama ayıp olmasın diye ‘’okumayı bilmiyorum ‘’dedim.Bildiri İngilizce yazılmış.Adam bana hangi dili konuştuğumu sorunca,’’ Türkçe ve Küretçe’’dedim.O da ‘’İsa seni seviyor biliyormusun’’ dedi.Ben de umursamaz durunca adam yanımdan ayrıldı.
..
Biliyor musun bana benziyorsun. Kırık bir sevişin, eskiyi yenileyen bir gülüşün var. Ne gitmelerinde kalabiliyorsun, ne de kalmaların gitmek… Öyle kuytusu var ki gözlerinin baktıkça içimden susmak geliyor. Narin bir bekleyişin var her an uzağı yakınlaştırır gibi. Yakınlığın kendin gibi içten. Süslü çardak altında bütün her şeyi geride bırakan bir gölge gibisin. Bir varsın başka da bir şey yok. Gülüşünde bir gözyaşı var ki neye dokunsan kuruyor, nereye düşsen acıyor. Bütün parmaklarına bir anlam yüklemişsin. Gidene gel, gelene gitme der gibi… Dik başlılığın eğiyor işte bütün dallarımı. Kışın bile yeşilliğini arıyor gözlerim ve seni içimde hep yeşil tutuyorum.
Biliyor musun bana benziyorsun. Tek farkımız tenim esmer, senin ise adın mavi. Sensiz, uzaklara dalmak zor olmuyor. Yoksun, hiç yanımda olmadın da… Bu yüzden sensiz hiçbir şeyin içinden çıkamıyorum. Gözlerinin bıraktığı her boşluğa bir kuyu kazıyorum. Ve anlıyorum sana gelirken ne kadar engel atlatmışım. Ve sana gelirken neleri yok saymışım. Bu yolun öncesi yoktu… Bu yol da su da yoktu. Senin ıslaklığında kurumak güzel…
Biliyor musun bana benziyorsun. Kaşın kalkarken, kirpiklerin birbirine kenetleniyor. Aslında kızarken seviyorsun ve severken kızabiliyorsun. Yolu yordamı yok sözlerinin ve iki yabancı ellerin. Dokunduğun her şeyin sanki bir kalbi var. Kırıyorsun ve kırılıyorsun. Cansıza ruh, canlıya hayat katıyorsun. Ve her gidişinde bir canlının canı yakıyorsun. Yanlış anlaşılmaktan şikayetçisin. Oysa sen yanlışların içinde yalnız bir doğrusun. Ne yapsan da doğrulamıyorsun. Bir tarafın senden giden taraftan yana. Bir tarafın hep küskün gölgelere…
Biliyor musun bana benziyorsun. Gecelerinde bile güneşin var. İstesen kendine herkesten çok gülebiliyorsun. Eğer istemiyorsan bir gülüşü bile geceden sayıyorsun. Yıldızım çok diyorsun ama bir “”ay”” olmanın tadını asla çıkarmıyorsun. Siyah; siyah da senin için gün gelip de siyahın içindeki beyaz sana göründüğünde beyaza siyah demiyorsun.
..
Kara Kara Kara kaşlarına.
Kapıldım gidiyorum artık umudum yok yarına
Sevmişim bir vefasızı yüreğim ona yanar
Gözündeki yaşlarına kara, kara,kaşlarına
Vuruldum siyah, siyah saçlarına
..
En çok siyah beyaz sessiz bir samimiyet değerlidir.
Belki rengi sesi yok ama en güçlü duyuş veriyordu içtenliğe dair bütünlenmeye kalpten.
..
Uçurum kenarı düşler yaşıyorum,sabaha uzak geceler..Yalnızlığım kadar aklımdasın,üşüyorum.Çorap söküğü gibi; acılar-sızılar-sancılar...Çoğalan sensin aslında,ardından koşturan sen.sana koşarken yorulmuyorum hiç.Bedenim kanter içinde kalıyor ben yorulmuyorum sana koşarken..Sesler duyuyorum sessizlikte sesin olan sesler.Beni çağırıyorsun çıldıran çığlıklarınla..Uzağındayım sanıyorsun hemde çok uzağında..Yanıltmasın seni bu susmalarım korkutmasın.Bir nefes kadar uzağındayım sadece.Uzatsam elimi tutamazsın biliyorum; ürkersin gidersin.Gitme ne olur,gitme.Terketmelerinde boğulur yüreğim.Sensizliği taşıyamaz bedenim.Susadım sana.Hasretine mayalandım.Yokluğunu yudumlatma bana.Sen sayki; dünyaya yeniden geldik,bizimle yeniden başladı hayat.Dünyanın yeni uydusu biziz.Evren önümüze açılan bembeyaz bir sayfa.her yanımız toz pembe yada masmavi.Pembe ve maviden başka rengi olmayan BERRAK bir dünya düşün.Yani yaralayan sözler yok,sebepli sebepsiz gitmeler yok,ihanetler yok.Ayrılığın o siyah rengi yok.Sadece sevgi var,sadakat var.Sen varsın sevmelerinle yalnız sen! .Bütün dişiliğinle sereserpe uzanıyorsun gönlümün döşegine ve çılgın sevişmelerin startını veriyorsun.Sevmelerinle yoruyorsun beni,gitmelerinle değil.Beni sensiz bırakma,tahammülüm yok.Hadi yarası saklım gülüşü yasaklım asi sevdam..gemilerini yakta gel.Biriken dertlerini suya sal,öfkeni ateşe sat,en bağışlayan yanınla gel yak beni.Çığlıklar sussun,zaman dursun.Gelişinle fırtınalar kopsun.Karanlığım bitsin bitsin bugün,güneş yerine sen doğ busabah ömrüme.Gözlerimi güne açtığımda seni göreyim; geceden kalma hasretini değil.Bitsin tedirginliğin yen korkularını.Şüphen olmasın,adımların durmasın..Gitmelerinde dahi seviyordum seni; gelmelerinde ne olur bir düşün? ...
..
Ben sende siyahın beyazda durduğu gibiydim,
Şimdi siyah bir dünyada simsiyah yalnızlığım...
..
Bir / Beyaz / Lokma / İçin / Bir / Bilinmezde / Bir / Siyah / Ölüm dü / Onların ki
SOMA'DA KAYBETTİKLERİMİZE RABBİM RAHMET EYLESİN
..
Siyah gül cehennem kadar yakınsın bana ve
Bir günah gbi kan arzusuyla dudaklarda
..
Yağmur damlası saçlarında adım adım Ve siyah bir şeffaflık hatırımda kalan Göz bebeğinde beyazlık, bakışlarında saflık Anlatabildiklerim bu olanlar, ya anlatamadıklarım? Kelimeler ölümlü, hisler yeni doğan insan Her seferinde sana bakmak değil de? Görebilmek var; hayattayız işte, İki ayrı bir insan.
..
Gün perdesi aralandı.
Gecenin siyah incisi yarim.
Seni kim yaraladı.
Dil yarası mı? yoksa,
Aşk hançerimi?
Kırıp, kırıp gecelere koydular.
Gün perdesini araladılar.
..
Siyah...
Seni ne çok sevdim ben
Anlatılan değilsin benim için
Ne hüzün,ne de matem
Görmek istediğimde beyazımsın
Doğru baktığım yerde ışığımsın....
..
Hasretle vuslat arasındaki mesafe bir ömür olmasın
Gel de çehren siyah beyaz filmimi boyasın.
..
Gel biraz sana "gemi" anlatayım..
Elinde siyah beyaz bir fotoğraf, yüreğinde eski albümlerin hatırası var. Kabul et artık, bazı gemiler o limanlardan çoktan gitmiş.. Hangi yürek sarsıntını hangi iskeleye bağlayacağını bilmeksizin insanlara umut verir olmuşsun! Nitekim, insanlar affeder ama gemiler affetmez bazen.. Suçlu olursun..
Bir elinde kağıttan yapılmış bir gemi, yüreğinde ise ahşaptan inşaa edilmiş diğer bir gemi.. Kağıttan yapılmış gemi seni çok da tatmin etmiyor, suya koysan yüzdüremezsin sanıyorsun.. Batacak elbet diyorsun.. Ahşap olan gemi uzakta, bir limanda! Daha heybetli, daha sağlam.. Ama uzakta.. Elinde değil, yanında değil; dahası gözünün önünde değil.. Zaten sırf bu yüzden bile ona ulaşmak derdindesin. Uzak olan daha kıymetlidir. Onun yanında kağıttan gemi de nedir!
..
..
Meğerse, beyaz güvercinlerin de siyah gölgeleri varmış!
Barışın yalan olduğunu, gölgesini gördüğümde anladım.
..
Siyah derki sonsuzluğun sırrıyim
Ezelin ebedin asıl varıyim.
..
Martılar beyazdı,
Ben seni seçtim,
Siyah martı!
Denizler mavi,
Güneş sarı,
Yosunlar yeşildi.
..