Siyah saçlarım uzandı gökyüzüne
Sardı beni yalnız ümitsizce
Gözlerim daldı siyah geceye ışık arar oldu dolunayda
Siyah ruhumdaki gizem
Aydınlık dünyamın gizemli çiçeği
Ruhuma su veren şifa veren ruhtaki güzellik
Aydınlatıyor dünyamı
..
Satranç; siyah ve beyaz olarak adlandırılacak iki oyuncu arasında oynanan zeka, zaman ve fedakarlık isteyen bir oyundur tıpkı AşK gibi..
biz ikimiz beyaz hayat siyah olandı..
ve ben seni bizim aşkımızda ŞaH yapmışken,
sen başka AşKlarda piyon olmaya gittin..
..
SİYAH GELİNCİK
Kurtardı bedenimi derya alırken
Yüzünde beneği siyah gelincik
Alıp dalgasında beni yormadan
Yüzünde beneği siyah gelincik
..
Ben siyah...
En koyusunda gecenin,
Hüznün ve çaresizliğin,
Rengi siyah...
..
siyah sal üzerime
durgun yanan nehirle kardeş
çamaşır asan ipler kadar hasım
ve uğultulu rüzgar kadar dolaylı
siyah sal üzerime
görsünler yalanlardan arta kalanları
..
Siyah beyaz film banyosunda duş alırken seni düşündüm.
ve bu süre içinde zamandan kazanmak için
renkli filmlerle, siyah beyaz filmleri bir arada yıkadım.
Bak ne hale geldi filmler sevgilim.
Hadi gel karanlık odaya girelim
Fotoğraflarında tutsak kalan ruhlarını açığa çıkaralım.
..
Siyah göklerimiz açıldı bir gün
Şevkini kuşandık bu diyârların
Rüyada yaşadık şanlı bir düğün
Hasreti kalmadı eski yârların
Siyah göklerimiz açıldı bir gün
Güneş içimizde doğdu binlerce
..
Korkumu bağışla siyah gözlerinden,
Baktığında dağlıyor gönül yaramı.
Henüz kapandı ilk aşkın yaraları!
Canıma susamış sanki siyah gözlerin...
Yüreğim bütün dertlerin yuvası olmuş,
Bedenim virane bir şehir gibi,
..
Akar hülyan
Siyah
Kararır gözlerim
Görürüm ellerini sevinin
O ne talan aman!
Siyah…
Anımsarım hatıranı
..
……… Son isteği ezanın mikrofonsuz okunması olan idam mahkûmuna yüreğindeki tüm ezanları susturmak, dinlememektir bir daha annelik… Seçmeli olan din dersine çevresine utancından asi ve küçük oğlunu yazdırmak, ilkyaz gençliğinde ateist olacağını bile bile ve her kıldığı namazda oğlu reddetse de dua etmek, içten içe koşulsuz kabullenmektir annelik…
……… Etimesgut topçu okulunda yedek subay sınavı öncesi ‘’sıkı giyin oğlum soğuktur Ankara’’ diyen anneyi dinlemeyip donarken sabahın seherinde, yıllar sonra perilerin o muhteşem ve gizemli bacalarının diyarında askerlik resimlerini albümde sevgiliye sunmak her resimdeki anıyı sevecenlikle paylaşmaktır annelik… Yeni başlamıştı o dönem renkli resimler ama şimdiki gibi hep ve nedensiz siyah beyaz olanları sevmiştim… Siyah severdin sen, beyazını sevmiştim en çok saçlarımın ben...
……… Ve annelik teknolojisiz, pazar arabasız yıllarda – siyah ve sağlık düşmanı poşetler hayatımıza girmemişken – beyaz renkli Pazar filesi eve dönerken ağır file-fileleri oğluna taşıtmaya kıyamamak, yıllar sonra valizini taşıyan sevgiliye ‘’niye benim valizimi sen taşıyorsun? ‘’ demektir Anadolu’daki bir dinlenme tesisinde annelik… Yüreğimde ağır, ruhumda hafif, tenimde ruh ikizimdin yorulmadığım, gururuma ekleyip onurla ömür boyu taşıyacağım, tek bir güne sığdıramayıp, günlere uzattığım, günleri uzattığım…
..
Siyah beyaz düşlerimi hep sen süslerdin.
Beyaz gelinlikler içinde siyah gözler.
Simsiyah tüllerle kaplı bembeyaz tenin.
Göze hep batıyor elmacık kemiklerin.
Rüyalarda sanırdım olmayan düşleri.
Kahkahalar getirdi güzel gülüşleri.
..
17.01.2009
Karanlığın içinden geliyorum ben
Karanlığın içinden geliyorum ben
Cehennemin karalığından almış karanlığım
Öyle kara ki, ziftten de beter
..
Sen uğrattın beni, bu onulmaz derde,
Şimdi aramızda siyah kalın bir perde,
Ayrılık ayrılık var derler böyle kaderde,
Sen uğrattın beni, bu onulmaz derde,
Şimdi aramızda siyah kalın bir perde...
..
Bir türlü bana rastlamadı şu kapkaççılarım,
Siyah Kemer sahibiyim evvel Allah yıkarım,
Bakma, böyle uzaktan baktığıma, çakarım,
Bir türlü bana rastlamadı şu kapkaççılarım,
Siyah Kemer sahibiyim evvel Allah yıkarım...
..
Yıllar önce sürgün edildim annemin kucağından. Bebektim ağlıyordum. Ağlamalarım konuşmalarımdı. Duymadılar sesimi. Anlamadılar ağlattılar. O zamanlar öğrenmiştim sürgünün acısını. Büyüdükçe büyümüştü sürgün de benimle beraber. Başka sürgünleri de peşine takarak. Yıllar olmuştu sürgüne çıkalı. Unutmuştum artık sıla neresi. Sürgün yürüyüşlerimden birinde neresi olduğunu bilmediğim bir yerdeydi bedenim. Uzun uzun baktım neresi olduğu bende meçhul yere. Sebepsiz susuşlara gebeydi dilim. Tanıdığım bir bakış karşıladı beni. Sesi yabancı, yüzü yarı aşina, sesi tanıdık bu kadın tuttu ellerimi. Unutulmuş bir şey vardı ellerinde bana teslim etmek istediği. İlk kez yanmıştı ellerim. Ama canımı acıtmıyordu bu yangın. Oysa yıllarca bana yanmak acı verir demişlerdi. Oysa ben şimdi acıdan çok adını hiç bilmediğim bir duyguya doğru yolculuktaydım. Öyle bir dalmıştım ki tanıdık bakışlara. Bir anda yer değiştirmiştim, neresiydi burası hiç bilmeyecektim. Dolaşmaya koyuldum avuçlarımdaki ısıyla. Hiç tanımadığım renklere ev sahipliği yapıyordu burası. Oysa ben sadece siyah ve bekli de arada bir gri olur hayat sanıyordum. Oysa ne çok yanılgıdaymışım. Ben her şeyi bilirdim ya. Peki, şimdi ne oluyordu da bildiklerimin aslında hiçbir şey bilmediğim olduğunu görüyordum. Sıcaklık bazen yakmazmış. Aksine ısıtırmış yüreği. Renk dediğin bir siyah bir gri değilmiş. Beyaz olurmuş, kırmızı bakar, pembe severmiş insan bazen
Tarih: 27.07.2009
Saat: 14:28
..
Anladım ki içinde yaşattığım diye kandırdığın o hilebaz sevmeler de kendini kandırabiliyormuş sen gibi...
Ne tuhaf... hayatım da tamamen kalbimi doldurduğun gözyaşım yok... hayatım dediğin o illet şey yok mu... biraz da nefesinden umutsuz buruk yaşayabiliyormuşum...
O siyah tekerleklerin yok mu, o siyah camların...kalbini, yolunu göremediğin kördüğümlerin yok mu seni senden ve sevildiklerinden kaybettiren...kirli beyaz perdelerin yok mu örtülü... sadece benim gördüğüm içindeki pırıl pırıl seni...
Dün gece geçtiğim o ışıkların yok mu ziline bütün sevgimle, kalbimle basamadığım...ŞİMDİ ARTIK HİÇ BİRİNDE OLMAYACAĞIM! ... Anlayacağın değişen hiç bir şey olmayacak...
En değerli değerine değersizlik katılan o kalbim olmayacak...
Şimdi ne camların kırılacak ne zilini alıkoyacak bu kalp... ne de bedenim seni o yolsuzluklarına götüren siyah camlı siyah tekerleklerine adımını atacak! ...
..
Semirmişti siyah dünyada
Semirmişti siyah dünyada
Kara toprağa papatyalar diktim ben
Beyazlık adına
Beyaz güvercinler uçurdum geceye
Beyazlık adına
..
Beni sev, benim ol, gel gel der gibi
Bir mana taşıyor siyah gözlerin...
Aşk bakışların da saklı sır gibi
Aklımı kaşıyor siyah gözlerin...
Seni düşünürken bir gece vakti
..
Elini eteğini çeker gün,
Geceye bırakır sofrasını
Baykuşlar, fener olur
Başlarız aynı oyunu oynamaya;
Sen saklanırsın, ben seni ararım
Gecenin kuytularında, seni ararım
Ellerin siyah,
..
Ellerine verdiğim bir demet çiçek
Soldu mu acaba can siyah saçlım
Kara gözlerinden yaş damla, damla
Aktı mı bir tanem gül siyah saçlım
Şu dünya fanidir eğlenmene bak
Üzülme ağlama sen gezmene bak
..