Sisli bir aksamin içinde

Yusuf Berkman
45

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Sisli bir aksamin içinde

Düşüncelerimiz hiç olmadığı kadar sisli—
Az çok birbirimize benziyoruz,
ama kendimize hep yabancı.
Bir miyiz gerçekten?
Sen, ben ve o!
Kendi karşısında da durabilmeli bazen insan,
bazen de sadece susmalı
bir hayatın gölgesinde.
Yorulmuş hayallerden kimseler kalmadı şimdi nöbette,
Ve geceler o eski geceler değil,
artık düş kurdurmuyor bizlere.

Yürüyelim.
Ama öylece,
Söylermisin geride bıraktığımız sence ne?
Bir derin sessizlik bitimi herşeyin.
Yorulan var mı aramızda?
Kimdi o,
kendini en son sorguya çeken?

Yaşamak mı?
Esnetilmiş kuralların üstünde binbir cambazlık.
Tükendi o ilk tebessüm yüzümüzde—
maske mi bu, yoksa eskiden kalma bir alışkanlık?
Bir "acaba" var hep aklımızda,
bir de kardeşi: "keşke."

Buyurun,
oturun başköşeye,
konuk sayılır herkes
yalnızlığın hüküm sürdüğü bu evde.
Son defa "hoş geldiniz" diyeyim size,
çünkü bende misafirim artık kendime.

Hatırlayalım geçmişi—
en çok da heba ettiğimiz gençliği.
"Konuşacaktık" dedik hep,
ama sustuk.
Boş kelimelere yükledik kalbimizi,

dizleri üstüne çökmüş ruhumuz:
Hani kanatları var-dı diye övündüğümüz,
Uçtu uçacakdı diye beklediğimiz.

Kenetlenenerek battık birbirimize,
azıcık sen, azıcık ben
belki de konuşuruz birazdan.
Ama söyle,
kimdik biz?
Kimin kimsesiydik?

Lütfen, önce siz...
ve sonra şu yorgun şehvetiniz.
İsterseniz değiştirin konuyu—
Hiç düz olmadı çizgimiz.
Sorulsa dostlar nerede?
Sessizlik.

Zaman geçti,
ve bize kaldı yalnız kendimize ettiğimiz kötülük.
İnsan yalnızken büyütür en çok
acıyan yanlarını.
Özlem,
ilk haliyle döner herseferinde yüreğe—
temiz, çıplak ve dokunulmaz.

Kirletilmiş bir gökyüzü altında
sadakati aradık hep.
Biraz kedi sesi,
birkaç havlama
bir mahalle gecesinden kalan.

Yorgun musunuz siz de?
Elbette anlarım.
Buyurun, size anlatacak bir sahne:
Yeşil elbisesiyle bir kadın,
yüksek topukları,
kirli teni,
bomboş gözleriyle…
kibrin ete kemiğe bürünmüş hâli.
Ucuz hayatlar içinde
Takındığı pahalı maske

Sözüm ona mutlu,
moda şimdi “aşkiş”!
Körpe enişteye
ruhsuzluğunu sunuyor belki de.

Gülsek mi buna?
Uyusun da büyüsün enişte.

Kaçtığı yağmurlardan beter
daha beterine tutulmuş insanoğlu.
Birkaç seherlik ömrü
yine sarı bir sonbaharda
yollara düşer mi?

Ah abla…
Vah toy enişte…
Bu tabloyu kim çizdi bize?

Kim artırır şimdi bu hikâyeyi?
Ve kim o uzaklardaki şişman adam?
Yoksa hâlâ roman bu mu:
ucuz kadın, pahalı adam?

Yusuf Berkman
Kayıt Tarihi : 11.8.2025 13:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!