Eğer dışarıda bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyorsa,içimde,göz gözü görmez kalın bir sis duvarı oluşur.
Bir Eylül sabahı ya da Ekim akşamı,farketmez;ben bir mevsime dönüşürüm,mevsim bana dönüşür.
Bazen yalınayak dolaşmak geçer içimden ıslak kaldırımlarda.
Bazen gözyaşlarını silmek isterim hüzünlü bulutların,gri saçlarını okşamak geçer gönlümden.
Rüzgarı arkama alarak koşar adım o siyah/gri pamuk tarlalarına yürürüm ırgat hamaratlığı ile.
İstemiyorsan yağmuru göndermek kolay uzaklara,endişelenme kalbim,bulutlarla görüşürüm.
Sonra mı?
Göremediğim,özleyip te ulaşamadığım şeyler için içimin sızladığını ,vedalaşmadan uçup giden eski takvim yapraklarının gözlerimin önünde savrularak uzaklaştığını hep böyle zamanlarda buğulu bir camın arkasına sığınarak anımsarım.Dağıtamadığım sisler için
üzülürüm.
Yorgun...alıngan sözcüklerin anlamsızlığa açtığı kapıdan bir düğüm daha attığına,bir perdeyi daha indirdiğine tanık olurum.
Selim KayaKayıt Tarihi : 17.1.2019 12:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!