*Gizli Öznem*
Yazmak için
geceyi mi beklemek gerek?
Yoksa kelimeler,
karanlığın koynunda mı doğar en gerçek hâliyle?
*Sevgili Deniz Fenerim,*
Bu mektubu sana yazmak, belki de uzun zamandır içimde birikenleri dökmenin en sessiz ama en güçlü yolu. Yazmaya cesaret edemediğim duyguların, yorgunluğumun en sessiz limanı oldun. Seninle karşılaşmak bir tesadüf gibi görünse de, aslında hayatın bana sunduğu en güzel rastlantıydın.
En karanlık anımda, içimdeki deniz alabora olmuşken, sen geldin. Dalgaları durdurdun. Kıyıya vuran bir nefes gibi sakinleştirdin beni. Çırpınırken uzattığın el, tutunduğum tek gerçekti. O an anladım ki hiçbir şey tesadüf değilmiş. Sayfa aralarına sıkışmış cümlelerin gizli kahramanı senmişsin. Her kelime sana yazılmış gibiydi. Ben okudukça seni bulmaya çalıştım ama kendimi kaybettim satır aralarında.
Artık yazdıklarımda kendini arayacağını
hiç düşünmezdim.
Bir zamanlar sana ait olan her harf,
şimdi yokluğuna eşlik ediyor.
Bir gün ben de
Bu hayatın son perdesinde,
Zamanın bile durup sustuğu o kıyıda olacağım.
Ve siz,
Hayat ne garip…
Çocukken yaşadığımız o küçücük mutlulukların hayaliyle sürüyor ömrümüz.
Bir şekerin tadında, bir gülümsemenin sıcaklığında gizliydi mutluluk.
Keşke hep düştüğümüzde sadece dizlerimiz kanasaydı,
Her şiir bir intihardır aslında…
Uykusuz gecelerin kemirdiği ruhun,
Sabaha varmayan yarınların,
Zamanını çalan ömrünün
Sessiz bir limanıdır.
Keşke…
Keşke inandığım yerden vurmasaydın beni,
Yaralarım zaten karanlığa alışkındı ama
Güvendiğim ışığın söndüğünü görmek
İçimdeki en sessiz geceyi bile çaresiz bıraktı.
Gecenin karanlığını avuçlarıma toplasam,
Odanın lambasından süzülen o solgun ışığı
Bir fırça gibi sürsem bütün odanın yüzüne…
Her kaldırım taşını, her duvar yarığını,
Uyumayan her pencerenin pervazını
Göz göze gelmek isterdim seninle…
Hiçbir kelimeye muhtaç olmadan,
Bir anlığına bile olsa
Bakışlarının içinde kaybolmak isterdim.
O an… tam konuşacakken
Benimle susmanı isterdim,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!