aşk şiirleri kokan kadınları
şarap tadında sevmeleri
keskin gülüşlü abiler anlatıyordu
Hayat camından ürkekçene sokakları izlerkene, sek-sek oynayan ufak kız çocuklarının bir gün âşık olup bu kentten uçacaklarını anlatıyordu bır fılmın en delikanlı diyalogları. Dünyanın hep bana küçük geldiğini, başka bir diyarin olmadığı, gurbetin filmlerde olduğu sahneler siyah beyaz televizyonumuzun ekranında tanımadımığımız artistler terafından canlandırılıyordu…
Hayat-i hayallerin kâideye alınmadığı, gülüşlerin hipotek verildiği ucuz pazarları sadece filmlerden ibaret bilirdim. Sonrasında anlaşılıyordu herşey; tanıyacaktım, o zaman anlamlandıracaktım senaristlerin gizli senaryolarını…
Yağmur yağıyor şimdi; yağmur altında ıslanan kediler, korna sesleri, sahtekarlar, cambazlar, iyi yürekli güzel amcalar, beyazlamış saçlarında geçmişin telaşı, yarının kaygısı... Yüksek topuklu ayakkabılarıyla dünyayı tıkırdadan fahişeler işe çıkıyor yine, pazarlanan bir vücuda; dövmelenmiş sahtekar gülümseyişler, ucuz sevda pazarı!
Esrar kokusunun arta kalanında yalnızlık kokuyor her yan. Karışıyorlar yalancı kalabalık yalnızlıklara, unutuyorlar ne var ise; hiç’in kollarında can vermeyen... Bir an’dan, bir an’a koşuyorlar umarsızca, kayıtsız, şartsız yargılanmıyacaktı hiçbir an’ları ve mahkum edilmeyeceklerdi belleklerinde…
Korkusuzca koşmak istiyorum, adımlarımı saymadan; düşmek aniden, tekrardan ayaklanmak, deli taylar gibi dizginlerimi koparmak, uçsuz bucaksız ovalarda çocukluğuma koşmak… Derin yüz yarama dokunuyorum, hâlâ koruyor sıcaklığını, çocukluğumun tek hatırası. Bir gün bu kadar büyüyeceğini dahi düşünmeden yaralar bereler içinde bıraktığım dizlerim, yırtılan elbiselerim, yüz yaram; şahitlik ediyorlar tarihe, yargılanıyorlar pervasızca, yargı hükmünü bilmeden…
Nereden gelir bana bu duygular anlamıyorum, hangi yıldızlı geceden firar ediyorlar dokudugum hüzünlerim. Faili meçhul yaralarım, nereden geliyor bana bu esmer hüzünler?
Bilmiyorum, görüyorum suretini…
Sonra seni aklıma getiren o kekik kokusu... onca karışıklık içinde ütüsü bozulmayan gülüşün, berraklığını yitirmeyen dokunuşlarım, benden gitmeyen, sen… Anlatmak istiyorum sana herşeyi. Deşifre edeceğim tüm sırlarımı! Hangi cümleye nereden, nasıl başlıyacağıma aldırmadan, dağınık bırakılmış bir yaşamı toparlama telaşına düşmeden taze umutlarımı paylaşmak istiyorum, hayatın acıları odama dağıldılar! Oysa daha erken, toparlarım sanıyordum. Ansızın çıktın geldin; hoşgeldin ağrıyan sancım. Çocuk saflığımla bırakmak istiyorum avuclarına tüm sırlarımı. Annemin kokusunu hissediyorum tenimde, sıcak parmak uçlarında gülümseyişlerimi görüyorum…
Kaybettim çocukluğumla getirdiğim topaçlarımı. Fiyakalı şekerli cikletlerimi de satılığa çıkardım farkında olmadan! Büyümüştüm! Hayatın telaşına düşen milyonlardan birisi, savaşın içinde gülümseyen bir çocuk yüzüydüm. Biliyorum, kıyacaklar bana! Ne zaman, nerede duygularımı faili meçhule kurban vereceğimi bilememenin telaşındaydı ürkek bedenim ama, ben yıkmadım çocukluğumu! Ben kaybetmedim çocukluğumu! zam….anı çaldılar! … belki hiç bir zaman uslu bir çocuk olmadım ama sahip de olamadım, ne hayata, ne de hayatın bana verdiklerine. Sadece kâideye değer bir sevgiydi hayatın kollarında savaşına düştügüm! Bundandır; geceler boyunca annemi sayıklamam, bundandır; her kadında annemin kokusunu aramam! Bundandır, parmak uçlarında kaybolmak istememin sebebi! Bundandır, sana gelişim sevgilim. Annemi özledim! …
Ağlarsam annem ıslanır, ümitlerimi sarmaladığım, çamurdan yaptıgım kalelerim yok olur. Tükenir ümitlerim, tükenir ıslak düşlerim! Kanayan çatlamış dudaklarımda, gözlerimde ağlamayı annemden öğrendim. Islatmamak için, yok olmamak için, tehlikeler kuşandım! zehir-i zemberek hatıralara gülümseyişler bıraktım. Ne kadar tutsan da kendini bazen hatıralara, hayata, sevgiye, sadakate, şefkate, ihanetlere, kendine, yüzüne, çığlığına! çıplak bedenine yakışacak olan en güzel elbise; bir kaç damla gözyaşıdır! … korkmuyorum acılardan, acılardır beni gün yüzüne cıkartacak olan, acılardır; beni anneme anlatacak olan ve annemin ıslaklığını sana anlatacak olan! …
Zagros CetinkayaKayıt Tarihi : 14.9.2011 16:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!