Bir masum çocuk ve ağlamaklı iki yüz...
Susma Ey Çocuk!
Haykır yüzümüze beceriksizliğimizi,
Emanete ihânetimizi haykır dağlara.
*
Bu gün söz sende..
Kalplerimizdeki yaraları dağla..
Söyle!..
Hakikati haykır gözlerimize..
Sen!
Kıştı, dikenin rengi beyaz, ömrü otuzdan beş eksik, Kuşağında on boğum,
Kalpte zulüm, kalpte Azap, damarlarda asalet, gören gözde Töz, yürekte ürperti,
Ayaklarında inkârdan pranga, belinde Ah 'tan kambur,
Onu doğrultan; göğe çıkan merdivende, diline yapışan, deriye kazılı sözcükler.
Ve o daha ilk basamaktaydı. Acı ve mertlik ile arkadaştı.
Yıldıza dokun gözlerinle..
Ay ışığında belirsin nefesin..
Gecenin ruhuyla fısıldaş ki
boşluğunda görünsün kara gözlerin..
Karanlığa seslen..
Yürümek..
Ayak izlerine yalın ayak basa basa
topraklarda yürümek..
Kıvrıla kıvrıla ilerlemek
ucuna yaprak konmuş yollar boyunca..
Bir adam
Ve bir şehir...
Gözyaşları sağlam,
Hayatları devrik.
Şairin kalemine yapışan
Okuduğu her kitaptan iz taşımalı insan
Zikrin Dervişe, aşkın Mecnuna sirâyeti misali...
Ve kitap insanı konuşturmalı,
aynı zamanda aydınlatmalı düşüncelerini
Bir çocuğun ilk adım atışı gibi hayata hazırlamalı, Düştüğü yerden kalkmasını öğretmeli,
Aşk,
ölüme gülümsemektir;
Sevdiğimizden ayrılıp,
Giderken en sevgiliye doğru...
Geriden izlemektir.
Sevgili çağırdı diye gözyaşlarını gizlice dökmektir. Prangalı ayakları ve kelepçeli elleri umursamadan,
Siz bayan rüya!
Bir hayli saat yaşlanmışsınız
Her yanınız zaman birikmiş
Dakikaların yorgunluğuyla solmuşsunuz.
Ah bayan rüya...
Gel bir selam çakalım geceye!
Âyet âyet sözcükler dizelim.
Dilimize vurulan prangayı çözelim,
Dönüştürelim geceyi heceye.
Yerle yeksan hayallere yol çizelim,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!