Gönül! Arayıştayım, Kulağımda biri farklı iki narin ses.
Divane Bülbülüm, elinde kafes.
Seslenmekteyim, harfler tutuklanmış nefes.
Rüyadayım, sen herkes.
Gönül! Vakit öğlen, yerdeki gölgem sen.
Yollara en çok yakışan müziklere ver kulağını..
Gözünü sırla..
Karanlığı arzula tefekkür niyeti ile..
Ve düşün..
Karla kaplı dağlara düşen yağmurları tane tane düşün..
Bu yollar bizi ayaklarımızdan tanır.. Ayakkabılarımızdan...
Muzdaripliğimizi bilir bu yollar
ve dağlar mahcubiyetimizi tanır..
Bu güneş yorgunluğumuzu bilir..
Rüzgâr taşır sevdamızı..
Merhamet.
Bana bir Sığınak gerek.
Merhamet,
Katından Rahmet gerek...
Üşüyorum.
Yaşamlarımız, iğne iplikle örülü.
Ölümlerimiz, çok süslü ve püslü.
Sevdalarımız, kavuşuncaya kadar.
Aşklarımız değersiz, uğruna savaşılmayacak kadar...
*
Yazmak istiyorum seni Eylül!
Kelime kelime, sözcük sözcük.
Tam mısraya yelteniyorum
Tebessümün doluyor gözlerim
ve kelimeler boğazıma dizilir.
Bir bir yutkunuyorum sözcükleri
Yol,
Durak,
Otogar,
Valiz yüklü özlemler ve sevinçler...
Bir hicret,
Yıldız toplamaya çıktım bu gece
Hatırası kalmış eski defterlerden
İlk tanıklığım yorgunluğa
Zamansız düşlerden, Bir yol var içimde
Her an gidilmeye hazır
Şehir, çoktan sessizliğe bürünmüş.
Ben, rüzgârın saçlarına değdiğini umarak,
Yüzümü kuru, soğuk rüzgâra okşatıyorum.
Bir yalnızlık var!
Süregelen şehirde...
Ve o şehirde saklı elleri buruşmuş yaşlılar.
Terk etmenin ağır döngülerine heceler yakadurdum.. Sessiz sessiz kelimeler dökülüversin
inanç kaynaklarımdan..
Ardımda bırakmanın artışlarına sıfatlar buladurdum..
Vakur bir duruş serilip dursun imanın öz pınarından..
Bir inançla yoğurmalı diyorum efendim;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!