Kartalkaya'nın Yaslı Alevleri
Ne bilsin ki insan, tatil diye çıktığı yolda,
Ecel gelip çatmış, bekler bir köşede soğuk havada.
Kartalkaya'nın bağrında yandı 79 can,
Gökyüzü hüzünle baktı, yıldızlar ağlar o an.
Kayıp Zamanlar Çağı
Ne bir kalem anlatabildi halimizi,
Ne de cümleler çözdü ahvalimizi.
Şehirler suskun, sokaklar dilsiz,
Bir gülüşe hasret kaldı yüzümüz halsiz.
Bir kelebek olup uçabilseydim
Yaralı gönlümden kaçabilseydim
Şu yalan dünyadan bir ışık alıp
Kararmış kalbime saçabilseydim
Doktorlara sordum bilemediler
Kendimiz Olabilmek:
Günümüzde yaşam koşulları, ilişkiler, ve değerler üzerindeki değişimler, insanları kendi kimliklerinden uzaklaştırma eğiliminde. Herkes bir maske takıp, gerçek benliklerinden saklanarak, kendini tanımaktan ve toplum önünde özgün olmaktan çekiniyor. Halbuki hayat, maskeler ardına gizlenmek değil, cesaretle kendi olabilme sanatı. Bu süreçte, insanlar kendilerine, sevdiklerine ve hayata dair bir dizi çelişki ve zorlukla karşılaşıyor.
Gerçek değerler üzerine düşündüğümüzde, hayatın aslında hesapla değil nasiple yaşandığını görüyoruz. İnsan ne kadar çaba harcarsa harcasın, bazı şeylerin nasipten öteye gitmeyeceğini unutmamak önemli. Bir şeyi fazla kontrol etmeye çalışmak, hayatı gereksiz strese ve kısıtlamalara mahkum etmekten başka bir şey değil. Tam da bu yüzden, olayları olduğu gibi kabul etmek ve nasibimize güvenmek, yaşamı daha anlamlı ve huzurlu kılar.
Kişi kendi yolunu seçerken, kimi zaman cesaretini sınırlandıran toplum baskısıyla karşılaşır. Ne yazık ki, birçok insan, başkalarının onlar hakkında ne düşündüğünü fazlasıyla önemsiyor ve bu endişe onların özgürce kendilerini ifade etmelerini engelliyor. Oysa gerçek bir dostluk, saygının yüreklerde kök salmasıyla başlar ve zamanla sevgiyle yeşerir. Arkadaşlıklar ve dostluklar, aynı yolda yürüyen insanlar arasında oluşan bağlardır; bu yolda en önemli şey samimiyet ve birbirine karşı dürüst olmaktır.
KENDİNE BAK
Kendine bak, özüne dön,
Ne gizliyse içinde, yüzüne dön.
Başkasında arama, sende var,
Gönlünün sesi en doğru karar.
Gerede’de Kentsel Dönüşüm: Deprem Riski, Kültürel Geçiş ve Toplumsal Etkiler
Giriş
Gerede, Bolu'nun tarihi çok eskilere dayanan eski bir ilçesidir. Otantik yapısıyla, müstakil evlerin ve geniş bahçeli konutların yer aldığı bu bölge, uzun yıllar boyunca geleneksel yaşamın bir sembolü olmuştur. Ancak, zamanla değişen şehirleşme dinamikleri ve özellikle deprem riskinin gündeme gelmesi, Gerede'de büyük bir kentsel dönüşüm sürecini başlatmıştır. Deprem fay hattının bölgeden geçtiği tespiti, eski müstakil evlerin yıkılması ve yerine deprem yönetmeliğine uygun yüksek katlı binaların yapılmasıyla sonuçlanmaktadır. Bu geçiş, sadece fiziki yapıyı değil, aynı zamanda Gerede halkının psikolojik, sosyolojik, ekolojik ve kültürel yapısını da derinden etkilemektedir. Bu makalede, kentsel dönüşümün Gerede halkı üzerindeki etkilerini çok boyutlu olarak ele alacağız.
Gerede’de Kentsel Dönüşüm: Gelenekten Geleceğe Uzanan Bir Yolculuk
Giriş
Gerede, tarih boyunca köklü ve otantik yapısıyla tanınmış, Bolu'nun en eski ilçelerinden biridir. Bahçeli, müstakil evler, güçlü komşuluk ilişkileri ve doğayla iç içe bir yaşam, Gerede halkının günlük hayatının vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Ancak, yakın zamanda yapılan araştırmalarla, Gerede'nin deprem fay hattı üzerinde bulunduğu ortaya çıkmış ve bu durum, kentsel dönüşüm sürecini zorunlu kılmıştır. Eski ve virane haldeki müstakil evlerin yıkılması, yerlerine deprem yönetmeliğine uygun modern, yüksek katlı binaların yapılmasıyla Gerede büyük bir değişime girmektedir.
Kızılırmak dedikleri koca bir nehir
Dağlardan taşlardan akıp da gelir
O geçtiği her yere yeşillik verir
Sivas’tan çıkıp da Bafra’yı bulur
Gece gündüz akarsın hiç durulmadan
Yıllarca yaşadım senin içinde
Neler gördüm neler ben bu yaşımda
İsmimiz yazılır mezar taşında
Sende yalanmışsın be koca dünya
Bazıların ağlıyor bazıların gülüyor
Komşu Hasreti
Özledim o eski günleri,
Sevincimi paylaştığım dost elleri,
Bir tas çorbayı, bir dilim ekmeği,
Komşumla bölüştüğüm güzel demleri.
elinize yüreğinize kaleminize sağlık.