Benden bir dünya dolusu sevgi alacaklısı ol,
Yeter ki, bir tutam nefret borcun olmasın
Güneşin dünyaya yansıyan yüzü
Çaresizliğimin çırpınan bedeli, İstanbul
Ellerimdeki nasır, gözümdeki yaş, umudumun ufku, İstanbul
Karanlık gecelerin sabahı,
Gülün dikeni, İstanbul
Gidilmeyen yolların yolcusu,
Başlanılan uzun yolun yolcusu
Sonların nerede senin
Kader dediğin bu yolun sonu
Sen ki; başarı mahkumu...
Zaman vazgeçmiş, saklambaç oynamıyor
Karanlık ellerin kirli planlarıyla
Çare şimdi işleniyor nakış nakış, umut ipliğiyle
Sen gittin diye küskündüm ya hani herşeye
Vazgeçtim küsmekten,
Vazgeçtim gülmekten
Gece, sürmeli gözleriyle bakarken gönül penceremden
Bir sitem kuşu geldi kondu avluma
İğretilerden kurtarmaya çalışırken,
Rüzgar savurdu gülümü elimden
Tırmandım tırnaksız, düşünce ufkumun duvarlarına
Pınarlarını yanaklar üstüne akıtmış öfkeli gözler
Öfkeden tir tir titreyen eller
Böyle bir gazabın sebebi diller
Sıkılmış merminin hedefi olmuş,
Sevgi dolu yürekler
Yaz boz tahtasına dönmüş,
Koşmak ateş tarlasında yine en sıcağa
Ve yine ağlamak;
Faydası olsun diye bir sel ortasında...
Bir yabancı gibi hayat, gözlerine
Bu söylenilen sözler ismine ağıt gibi
Gözyaşı senin ismin
Düştüğü heryerde benim adım
Dile düşmüş acınası sevdalar
Söylenir olmuş zalim türkülerle
Bir gün daha bitti...
Doğan güneşi görmeden,
Gecenin yıldızlarına bakamadan
Başımı yastığa koydum tekrar...
Ve...
Sabah kalkacağım
Sen, derdinin çaresizliği kıyısında
Salına salına gezerken,
Dönüp bakmadın bile umut nerede
Ufukta bir çizgi gözlerin,
Seni bekler, gelecek sözü verdiğin dünlerin...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!