Yasaktı sevmeler.
Oysaki, sevmeliydi herkes.
Hangi kitap sevmeyi, sevilmeyi yasaklamış ki! Yakılsın.
hangi kral hükmedebilmiş ki, sevdaya.
Kim, zulm edebilmiş ayrılırken ölenlere.
kim şafakta baskın yapmış yüreklere?
Sahi neydi aşk?
Dört işlemde matematik mi?
Einstein’ın izafiyet teorisi mi?
Newton’un çekim yasası mı?
Yoksa kuantum fiziği mi?
Küsme hayata aziz dostum, küsme.
Yaşadıkların belirmesin yüzünde , dik dur inadına, dik dur. Tek suçun; karşı çıkmaktı. Tok iken açı hır görene.. Hiç sevmeden, sevilmeyi hakkı bilene. Kaldır başını aziz dostum. Bak yeşeriyor ektiğin sevgi tohumları. Söv geçmişine, geçmişini hiçe sayanların… Ez başını, yanındaki yılanların, çıyanların…
Durma aziz dostum, durma
Var git, sana dost olacak güzel toprakların.
Şahlan aziz dostum, şahlan. Gün senindir.
Koş aziz dostum, koş.
Gidelim güzel günlere.
Bırakalım karanlığı, içinde gömülen lere.
Çıkalım arşa, bakalım gökyüzünden
Geçmişe, geçmiş günlere.
Gül aziz dostum gül
Masallar anlatır, beni uyuturdun.
Ben ise, gerçeklerden uzak uyurdum.
Kah, kaf dağının zirvesinde uyanırdım.
Bazen, gökkuşağına binip, diyar diyar, dolaşırdım.
Efsanevi kahramanlara özenir, iyi yürekli insanları kurtarırdım.
Bazen, buluttan araba yapar, arasıra, yağmurla arkadaş olurdum.
Herkes bilir, ölüm ansız ve zamansızdır.
Giden için en kolay yol, fakat, geride kalanlar için,
zordur ayakta durmak.
Çaresizdir, başını taştan taşa vurmak.
Önemli olan, hayatta iken kıymet bilmektir.
Kırmamak, üzmemek, yüreğine dokunmak tır insanlığın.
Tarifsiz bir acıdır, düştüğü yakar.
Yürekleri acıtır.
Zaman geçer,ne tutunacak bir dalın kalır,
Ne dalda gülün.
Musallada yatarsın, tabutta ölün.
Ağlarsın, sızlarsın, ağıtlar yakarsın.
Seni nasıl sığdırabilirim, kısacık bir şiire?
Hangi mısra anlatabilir ki seni?
Hangi dize sana nağmeler yazar?
Hangi şair kalkıp, seni 4 kıtada okuyabilir?
Hangi kendini bilmez kaşif, seni keşfetmeye yeltenir?
4 anakarada, senin adın varken.
Öyle bir feryat ki; bulutları yarıp,
atmosferi delip arşa çıkıyor.
Öyle bir ağıt ki; kalbimi ta kökünden söküp atıyor.
Nasıl bir acı ki; göz yaşlarım karşısında
yağmur bile yağmaya utanıyor.
Doğarsın, daha doğmadan, adında bellidir sonunda.
Sevinir insanlar anlamsızca.
Kesilir kurbanlar. belki de çalınır davullar.
İsmin, kulağına okunur ezanla.
Herkes mutludur, ama sen ağlarsın hunharca.
Anlamazlar, acıktı uykusu geldi derler.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!