Sevmeyi beceremedim;
içime çöken o loş vakitte
bir kentin küskün duvarlarına benziyordu sesim.
Zaman, çatlamış bir haritanın çizgileri gibi
avuçlarımda dağılıyor,
her temasımda biraz daha gölgesiz
bir akşam oluyordu elim.
Belki de suskunluktur kaderimizin geçmişi;
yasaklı bir melodi gibi yankılanan
uzak istasyonlarda bekleyen insanların soluğu.
Bir tren geçerdi sonra,
geciken bir umut gibi ağır,
ve her vagonda başka bir yüzün
karanlığa bıraktığı bir hüzün taşırdı.
Sevmeyi beceremedim;
çünkü aşkın gölgesine düşen her ışık
bir meydanın tutanaklarına karışıyordu önce.
Yalnızlığım, kimi zaman bir bildiri,
kimi zaman bir çocuğun yüzünde tüneyen
sabırlı bir sessizlikti.
Sonra dünya incecik bir çizgiye döndü,
sonra kelimeler sığlaştı,
sonra ben…
rüzgârın bile uğramadığı bir kıyıya çekildim.
Yine de anla:
Bir gün bir cümle bulursam tutunacak,
o cümle hem senin sesinden
hem bu ülkenin yaralı nabzından süzülecek.
Çünkü her onarım,
kırığın en soğuk yerinden başlar;
ve bir insan, en çok
kendi karanlığına dokunan
o ince, o ürperen ışıkla
değişir.
Burhan GÜLER
Kayıt Tarihi : 24.11.2025 22:10:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!