eski zamanlardan dumanlı bir kıpırtı
gençlik yanmalarından ılık boşluğa akan
anımsanan kadarıyla yumuşak ağustoslu
kenar semtin çamurlarının kurumuşluğunda
yürekte ışkın alazlarıyla titrek alazlı...
toprak suyu emmeye hasretken geldiğimde
ışıklarına vuruldum birdenbire bulvarlı
göğsüme çöreklenen ilik ilik ilkliğiyle
acılığının dünyanın hayatın törpülenmemiş
pencere altı sevdamızın saf katıksızlığında...
yaz ayları solurduk okaliptusların altında
ağlayan bir halayın ortasına düşerdi ümitsizlik
kolonya hatırlı konukluklar gibi içten hüzünlü
bir piknik havasında ölmeyi isterdik bu çemberde
arkadaşların gideceğini bile bile koyu gri
son yağmurlu...
gözümüzü kırpmadan dokunduk göğün her haline
toprağın kokusunu almadan bir adım bile atmadık
mevsimleri çağla ağacının dallarıyla kovaladık
semt pazarcılarının sesinden türküler öğrendik
kıraç topraklarda özgürlüğün izini sürdük
sevmenin akşamüstlerine...
Kayıt Tarihi : 12.7.2012 00:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!