Sevinç Kavuk Şiirleri - Şair Sevinç Kavuk

şair ve şiir, yaşamın ergenliğe ulaşan en güzel olgusudur belki…
tanrı ne güzel yaratmış her şeyi, ahrete kadar biraz güzel ses, söz, şekil, yontu kazanabilmeye yorulmak... bu bir borç belki... koklaşma yeterliği bile belki değerli…

bir şey doğururken başkalarına lafı, sözü şairlik, şiirsellik olarak görmek mi?
….onlar sanat olarak zaten eşsiz bir olgu...
bir resim, bir şiir, bir heykeltıraş, bir müzik...

Allah’ın katında cennetine nail olmak değeriyle
Yeryüzünde vatan o haktır…
Vatan o cennetim olarak titrek ruhumla aşkını
Damarlarımdaki kanımda taşıyorum canımı.
Ruhum bedenimde misafir, er veya geç gidecek...
Beden ve ruhumun birliğidir: Canım

Bir köşeye sıkıştırılmış, bugün Türk diyemiyecek, yarın adımı söyleyemeyeceğim dehşetiyle karşı karşıya olan ben, düşünmeliyim şu an halimle ancak:

Barış korunmalı! Kutlamayı becerebilmek başarı temelidir!

1……….Türküm ben! Önce Türk olarak ne biliyorum derim elbette…
Göktürk-Oğuztürk-Atatürk tarihimizin izleri olarak:

Eskimoların düz çizgili evren boyutlarında
Hava su toprak ateş dörtlüsü yok
Kendi dillerinden adları İnnuit’miş
Kızılderili ile benzer klasik halleri var ama
Ben de yaşlandım artık, çözemiyorum
Yaşamda üç güzel şey dört bilmece

giysi, yorgan çarşafı, yastık kılıfının sanki
biye ile yapılan yarıkları

dolduran kemiklerin iç boşluklarını
madde ilistiri gibi yağlı yüreklikleri
vatandan tarih mirasına bebeden doğaya

hep hasret konuştu dağarcığımdan
bağrımda kor alevdi beni yaşatan
yüreğimin dili olmaya zamandan
aklımı vatanıma ağladığımı duydum

soydum Allah aşkıyla sarılı varlığımı

__________gerçek
sevgiyle doğar
__________adaletten
mutluluk

hüküm giyer

Allahü Ekber Sevgilileri Onlar

Tek bütünlüğe coşan hep birer asil milli ruhlu
İnsan sever yüreği taşıyabilen insanlık onuru…

Hep Marştır dua’larda Gazisi, şehidiyle

Aslım Türk tesadüfen, aslım Türk olsun diye geleceğimedir bu dua’m
Almanyalı olmaktan gurur duyuyorum, vatan duyarlığımdır aşkım

‘Dur, yolcu, bastığın yere bakmadan geçme’ diyor hem edebiyatım
Avrupalı olmaktan gurur duyuyorum, ruhum bu vatan varlığı aslım

‘Dünyanın en sıra dışı projesi’ diye tanıtılan ve tanımlanan bir çalışma amacı, çok hoş, çok ilginç, çok işsever, duyarlığı dinamikleştiren olduğu ile tartışılmaz bir düşünce. Aman Dikkat! Tam da bu tartışılmalı… Çünkü;

İlk bakıştan son bakışa kadar her bölümü soru yaratıyor ve her soruya da çok hoş yanıtlarıyla konuya ilgiyi çok ilginç sürüklüyor. Örnek: Yüce Türk Milleti diyoruz ya, şimdi yüce olmaya ‘seçim’ ile görev alanlar olacak, halk ise hesap veren. Bir sivil kuruluş bu, ilk anlayabildiğim haliyle bu sivil kuruluşa kişi, ömründe tek kere bir yıl olmak üzere seçilecek ve bir daha görev alamayacak. Bilgilendirme amacı güdüyor ve bir proje olduğuyla sınırlı, istendiği sürece hayatta kalacak, ihtiyaç doğdukça da derlenilir haline açık. Ve denemek, tecrübeleri dinlemek, izlemek hoş ve ilginç olur doğrusu.

Bu projeye bütçe hissesini bir varlıklı şirket üstleniyor ve bitiyor şirketin işi, kar ortağı değil, hissedarları ama yöre halkı, o mahalle, o ilçe, o eyalet vs. oluyor ve hissedar olarak da sözde bir kuruş yatırdı oluyor. Hissedar yatırmıyor tabi bir kuruşu, ama hissedarların toplamı kadar hisseyi şirket veriyor, bu paranın sahibi ise katılan halk oluyor. Bu proje bataklığa dönüşürse eğer, yani batarsa, halk bir kuruş ile batmış oluyor. İşte ilk soru: Denilmez mi acaba, bir kuruşluk halk battı! Her türlü denemeyi Avrupa çoktan yaşadı, bu da Türke nasip oldu! Bir şakaydı ve düşünmeye yine de değerliğini koruyor elbette…