Taze yıkanmış avlunun
Serin kokusu
İçimizi açarken konuşalım
Arılı bir temmuz
Gönlümüzde kaynarken
Kuş gölgelerini
Yok ben değil düş kırıldı
Düş kırıldı kaldı parça parça
Ta yüreğinde
Noksan bir çocukluğun
Bir anlamı olmalıydı zaten
Birden basan soğuğun
Sevgili,güleç yüzlü
Sana ezgiler yakacağım
Ey taze gelen,gece bakışlı
Belli ki yazımın umduğu sensin
Nasıl yeşerdiyse toprak
Ve nasıl aydınlığa kesildiyse hava
Pul dökmüş iki gülüş
Esti biraz aramızda
Alabildiğine beyaz
Bir yelkenli gibi yitti
Sormadım söylemedin
Nasıl biz olacaktık
yetmiyor soluğum sevda sözlerine
koca kış içinde dondu yüreğim
her gelen günün tarifsiz içimde
uzaklığı kırıklığı ille de karanlığı
derim ki tazelense gök biraz
yeni koksa gelen saat
Sarılıp ayrıldılar
Kalan yardım etti
Taşınmasına irili ufaklı çantaların
Giden doğruldu ve gördü
Gar salonu önünde kahkahalar atan
Simitçi çocuğu
Gözlerinde gece yoktu
Yıldızlarını getirdim Arabistan dan
Ve sesine tarçınla kına kattım
Amberledim mintanını
İşte ben güzelledim seni
Sırf canım öyle çekti diye
Demem o ki
Sevdiğim oldu olanlar
Bir yanım yangın kıran
Biri boranlar
Bir desem sana desem ağlasam
Su olsam çağlasam avuçlarına
İki arada verilmiş sözler aklımda
Atılmış yapraklarda veda sesleri
Ne tatlıdır alışkanlıkla geçmek kışa
Gülen adımlar hep bizimdi kaldıysa kuşlara
Yemin içen son görüşmeler
Ah daha neler neler
Biri sussa kanar öteki
Ne dökük şaşkın gülüşler
Aramaz olur muyum?
Hiç gelmez olur muyum?
Unutur muyuz biz... Hem ben unutur muyum?
Kötü kalplidir bu resimler
Birlikte bakılan yerde
Nanikler sövgüler boşverilenler
Hem daha neler...Ne garip şeyler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!