İstanbul’um, sevgili İstanbul’um,
Sadece seni görmeye geldim,
O kadar yol, nice yorgunluk,
Hepsi sana feda olsun,
Seni gördüm ya, önemli değil,
İyisin, hala sağlığın yerinde,
Onca çalışmana, yüküne rağmen,
Maşallahın var, dinçsin,
Merak etmiştim, sert bir kış geçirdin,
Acaba hastalandın mı?
Gücün takatin yerinde mi?
İnan çok merak ettim,
En önemlisi gerdanından öpmeye geldim.
Hala gençsin, güzelsin,
Nice insanların iştahı var sende,
Ne gözünü para bürüyenler,
Ne de haram helal demeyenler,
Hepsini gördün sen,
Herkese açtın kucağını,
Bu kadar cömert olmasaydın keşke,
Bak yüzünü gözünü ne hale getirmişler,
Sen de şöyle biraz daha güzel olsan,
Avrupalı arkadaşların gibi mesela,
Daha bakımlı, daha bir alımlı,
Ama sen de haklısın,
Bırakmıyorlar ki, rahat.
Canım İstanbul’um, seni özledim,
Her yerini, her şeyini, boğazını,
O küçücük kalan adacıklarını,
Seni her şeyinle sevmeye geldim,
Aç bana kollarını, güzel İstanbul’um,
Ben senin kucağında, aciz bir kulum,
Senin yüzün şendir, bir göstersene,
Şu garibin yüreğine, su serpsene.
Oturayım, Rumeli yakasına,
Ayağımı uzatıp, girsem suyuna,
Çekilse içimden yorgunluğun ipi,
Atsam kendimi, sıcacık koynuna,
Olmaz mı, güzel İstanbul’um.
Bu gece yalnızım, peki ya sen?
Eğlencen boldur ama beni dinlesen,
Sokulsam yanına, sessiz usulca,
Kulağıma eski nağmeleri söylesen.
Bakışsak göz göze, anlatsan,
O inci gibi dizili, koylarına girsem,
Sonra mehtabın akışına bıraksam,
Kendimi kollarına salsam, sınırsız,
Felekten bir gece çalsak,
Eğlencenin en kralını yaşatsan bana,
Sabaha kadar dans etsek seninle,
Öpüşsek, sevişsek, coşsak,
Ve koşsam sahiline, en temiz olanına,
Ay ışığında, şarkılar söylesem sana,
En güzel şiirlerimi okusam,
Ağlasak beraberce, göz yaşını silsem,
Sabah olmadan, uyanmadan herkes,
Sana doya doya baksam,
Tenhalarına, en sessiz yerlerine,
En bakir neresi varsa, oralara götürsen beni,
O el değmemiş güzelliklerini,
Seyretsem henüz kirlenmemiş bedenini,
Nefes alsam, soluklansam, derin derin,
Ardından, dertli başını göğsüme dayasan,
Ağlasan, sessizce, sadece bana,
Silsem gözyaşlarını, ve okşasam tepelerini,
Bir zamanlar neydi, şimdi ne olmuş,
Sana teselli versem, üzülme desem,
Ve duysak ezan seslerini,
Sultan Ahmet’ten, Süleymaniye’den.
Desen ki bana, gitmem lazım,
Bir dolu misafirim gelecek yine,
Onları karşılamam lazım,
Ayrılsak, gözlerimiz dolu,
Ey İstanbul’um, Sevgili İstanbul’um,
Bu hayalimiz gerçek olsa,
Herkes seninle, böyle görüşebilse,
Ve senin yaşadığını bir bilse,
Seni yaşatmak için uğras verse,
Seni öpse, okşasa, sevse,
Bilirim, sen de çok seversin misafirlerini,
Misafirlerin de seni sevse.
22.03.04 / İstanbul-Şişli
Metin EserKayıt Tarihi : 22.3.2004 01:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Biçim ?
Estetik ?
Sürükleyicilik ?
.........??????????????????????
Cevre sorunlarindan, köprü altlarina, gecekondularindan sokak saticilarina, düsünülmeden yigilmis beton binalardan rutubet kokan dehliz yuvalarina kadar sayisizca canlarin yasamak icin bocaladigi essiz güzelliklere sahip, tarihin sayfalarina altin harflerle adi yazdirmis Istanbul'umuz!
Tesekkürler, beni düsündürdünüz.
TÜM YORUMLAR (3)