Sevdik Şiiri - Kasım Kobakçı

Ne ışık yansıtabildik, ne de gölgeleri kovabildik,
Alacakaranlığın hükmünü, şafağa üstün tuttuk.
Ne, soğuktan donmuş ruhları eritebildik,
Ne de yüreklerde açılan, taze bir çiçek olabildik.
Ne taze çiçek, ne de ün arzuladık, can evlerinde sohbeti diledik.
Hissetmekten ürker olduk, şefkatin yerine şüpheyi büyüttük.
Yâr elinden, bir yudum iksir tattık,
Titredik, sarsıldık, kor yuttuk, söyledik, şekerli su içtik.
*
Ne gökyüzüne sığabildik, ne de yerin derinliğini bildik,
Yerin gizemini, göğün cümbüşüne tercih ettik.
Ne acıyla kıvranan, canları dindirebildik,
Ne de hayallerde kurulan, parlak inci olabildik.
Ne parlak inci, ne de güç istedik, arkadaş meclislerinde huzuru bekledik.
Duyumsamaktan kaçar olduk, huzurun yerine karmaşayı yeğledik.
Dost kadehinden, bir damla ruh emdik,
Erittik, dağıldık, duman olduk, şifalı ot çayı içtik sandık.
*
Ne rüzgâra kapıldık, ne de denizi durultabildik,
Denizin sessizliğini, yelin uğultusuna benimsedik.
Ne yorgunluktan bitap düşen, bedenleri dinlendirebildik,
Ne de sözlerde gizlenen, derin mana olabildik.
Ne derin mana, ne de taç diledik, sadık gönüllerde güveni umduk.
Teslim olmaktan çekinir olduk, inancın yerine kuşkuyu besledik.
Mürşit elinden, bir çanak ikram aldık,
Coştuk, taştık, nur saçtık, düşledik, cennet şarabı içtik.
*
Ne uzağa gidebildik, ne de yakını görebildik,
Yakının mesafesini, uzağın bilmecesiyle değiştirdik.
Ne, kederden çöken omuzları hafifletebildik,
Ne de umutla beklenen, bereketli yağmur olabildik.
Ne bereketli yağmur, ne de miras talep ettik, vefalı yüreklerde sevgiyi aradık.
Bağlanmaktan çekinir olduk, sevginin yerine mesafeyi tuttuk.
Saki’den, pınar lezzeti içtik,
Canlandık, dirildik, ışık olduk, pınardan şarap içtik.
*
Ne sesi yükselttik, ne de fısıltıyı susturabildik,
Fısıltının tınısını, sesin gürültüsünden yeğledik.
Ne şüpheyle bakan, gözleri aydınlatabildik,
Ne de baharda açan, mis kokulu sümbül olabildik.
Ne mis kokulu sümbül, ne de zenginlik istedik, temiz kalplerde samimiyeti istedik.
Gülümsemekten kaçınır olduk, neşenin yerine kaygıyı yerleştirdik.
Gönül dostundan, sır içeceğini tattık,
Alevlendik, parladık, ateş olduk, hayat suyu içtik, bildik.
*
Ne zirveye ulaştık, ne de vadiye inebildik,
Vadinin gölgesini, zirvenin açıklığına tercih ettik.
Ne karanlıkta kaybolanlara, yol gösterebildik,
Ne de dağlarda yankılanan, berrak nefes olabildik.
Ne berrak nefes, ne de şöhret bekledik, iyi insanların dilinde güzelliği özledik.
Kabul etmekten korkar olduk, gerçeğin yerine yalanı tercih ettik.
Yol arkadaşından, bir kadeh neşe iatedik,
Büyüdük, geliştik, ruh olduk, taze meyve suyu içtik, anladık.
*
Ne zamanı durdurduk, ne de geçmişi geri alabildik,
Geçmişin tecrübesini, anın geçiciliğinde benimsedik.
Ne utançla eğilen başları, yukarı kaldırabildik,
Ne de şiirlere konu olan, eşsiz bir melodi olabildik.
Ne eşsiz melodi, ne de saltanat diledik, hakiki meclislerde erdemi arzuladık.
Vazgeçmekten ürker olduk, mücadelenin yerine pes etmeyi koyduk.
Gizli elden, bir miktar umut istedik,
Düştük, kalktık, küllerden doğduk, şarap misali içki içtik.
*
Ne rüyadan uyandık, ne de gerçeğe inanabildik,
Gerçeğin sertliğini, rüyanın tatlılığını benimsedik.
Ne yaralı kanatları onarıp, gökyüzüne salabildik,
Ne de toprağa düşen, verimli tohum olabildik.
Ne verimli tohum, ne de unvan istedik, dürüst insanlar arasında hakikati özledik.
Yargılamaktan yorulur olduk, affetmenin yerine eleştiriyi seçtik.
Sevdiklerimden, bir damla şifa istedik,
Dinginleştik, huzur bulduk, su olduk, şifalı otların suyunu içtik, söyledik.
*
Ne söz verdik, ne de sözümüzü tutabildik,
Söz tutmanın ağırlığını, suskunluğun hafifliğine tercih ettik.
Ne pişmanlıkla dolu, gözyaşlarını silebildik,
Ne de yolun sonunda parlayan, güçlü yıldız olabildik.
Ne güçlü yıldız, ne de kudret diledik, temiz vicdanlarda barışı arzuladık.
Yüzleşmekten geri durur olduk, cesaretin yerine saklanmayı diledik.
Son yudumda, bir tatlı zehir içtik,
Geri döndük, yenilendik, dünya olduk, aşkın iksirini içtik, sevdik.