AYTEKİN ORHAN SESSİZLİK ŞİİRLERİ

AYTEKİN ORHAN SESSİZLİK ŞİİRLERİ

Aytekin Orhan

Sessizlik istiyorum çokça sessizlik. Kendi iç sesime bile tahammül edemezken, kalabalık sesler içine gömülü kalıyorum. Yalnızlığın buzdan duvar, ateşle üzerine yürüyorum. Birazcık sessizlik; yarınlardan geliyorum.

18:25
..

Devamını Oku
Aytekin Orhan

Sessizliği sevdiğim kadar, sensizliği de sevmeyi isterdim. Sessizlik acıtmıyor, sensizlikte acıtmıyor ama yakıyor. Resminin içinden bakıyorum dünyana, kaybolup gitsek diyorum. Senin dünyan ve içine ben katılıp sadece gitsek. Sonra yine gözlerin geliyor aklıma, sessizce kayboluyorum ışıltısıyla. Seninle herşeyin hayalini kurmak bile güzel. Seninle ve içinde sen olan herşey güzeldir. Yaşamaktır seni doyasıya, yaşamak seni seninle veya seni sensiz de yaşatabilmektir...
..

Devamını Oku
Aytekin Orhan

Yorgunum artık dile getirmekten sensizliğin ne demek olduğunu… Yazdıklarımın içine sığmayan gözlerin zorladıkça, ellerim dokunur sensizliğe… Bir sızı olmuyor değil ara sıra senden ötürü… Yokluğun dokunuyor yerinin doldurulmazlığına… İnkâr etmiş olsa bile düşüncelerim, bir yanım eksikliğinle can çekişiyor… Sessiz ol! Sadece sessiz… Kimse duymasın. Ben duyarım… Güzeldir sessizlik, sessiz kalınabilirse bunca gürültünün içinde ve duymazlıktan gelinebilseydi birçok şey… Yokluğun acıtmış olsa bile canımı, mutlu olduğunu bilmek unutturuyor. Bende bıraktıklarını düşündükçe…
..

Devamını Oku
Aytekin Orhan

Bir şarkının en can alıcı sözlerine bırakıyorum kimsesizliği ve uzaklığını… Düğümleniyor geceler ve sesi kesiliyor sokaklardaki seslerin. Şehir çok kimsesiz geliyor. Ne çokmuşsun varken ve ne kadar eksiğim yokluğunda… Kelimelere sığdırıyorum yalnızlığı, taşıyor sayfalardan sana doğru, sen yoksun. Yokluğun dokunmuyor artık, varlığının dokunmadığı gibi… Var olsan şehir dolu olurdu. Şimdi bomboş her yer ve sessizlik dokunuyor ellerime üşütmüyor. Sessizliği sensizliğe seçtim. Senin olmadığın bir şehirde sürükleniyorum. Özlemedim yalanını kendi kendime söylenerek…
..

Devamını Oku
Aytekin Orhan

Zamanı sana kurduğum günden beri, saatlerin bir anlamı kalmadı gözlerimde… Bir kuş sesiyle uyanabilmeyi dilerken yeni bir güne ve kanat çırpmayı gözlerinin içinden geçerek… Geçmişten süre gelen sözler yumağı… Oysa ellerim ellerine değse, gözlerim yanardı. Gözlerim gözlerine dalsa, bir yıldız kayardı. Şimdi saatler ne zaman sensizliği vursa, bir bulut gelip konaklıyor gözlerime… Unutmayı istedikçe boğazımıza düğümlenen sessizlik ve akıp giden zaman ve biz içine sığmıyoruz… Ben uzak durmaya çalıştıkça, içime çöreklenen bu sancı neyin nesidir…
..

Devamını Oku
Aytekin Orhan

Gece hüzün dolu, gece yağmurlu, gece sessiz sedasız bir mutluluğu fısıldıyordu kulaklarına bu kadar ayrı kaldıktan sonra birbirlerine… Taner Elvan’a sarılmış kokusunu içine çekiyordu. Kulağına “bunları daha sonra konuşuruz. Bu gece daha fazla seni üzmek istemiyorum” diye fısıldadı. Elvan başı Taner’in göğsünde hiş ses etmeden başını salladı… Evde buluştuklarından buyana o kadar saat geçmişken, ilk kez bu kadar yakınlaşmışlardı. Birbirlerine bakıp öpüşmeye başladılar. Yılların verdiği özlem dudaklarından dökülüyordu. Uzun süre sarılıp, öpüşüp, koklaştılar sonrası Taner koltuğuna geçip kadehini kaldırıp “İyi ki geldin canımın güzeli” diyerek içti. Elvan kadehi eline alıp “iyi ki geldim canımın delisi” diye karşılık verdi.

Gecenin üzerinden sis perdeleri kalkmış, evin içine hoş bir sohbet yayılmıştı. Taner Elvan’ın yokluğunda işyerinde ki görev pozisyonunun değişmesini ve üzerine daha çok sorumluluklar getirdiğini anlatıyor, araya onu çok özlediği zamanlarda nasılda keyifsiz olduğunu katıyordu. Elvan sessizce Taner’in anlattıklarını dinliyor, gözlerini ondan ayırmıyordu. Uzun süre Taner konuştu kadehlerin birisi boşalıyor diğeri doluyordu. Saatler su gibi akıp geçmiş, farkına bile varmamışlardı. Taner birden Elvan’a “ne kadar burada kalacaksın” diye sordu. Elvan “bilmiyorum” diye karşılık verdi. Aralarında sessizlik oldu. Sessizlik rakılarının bittiğinin anlaşılmasıyla bozuldu.

Elvan Taner’e “çantamda bir kaç şişe daha var çıkartalım mı” diye sordu. Taner “bu gecelik yeter canımın güzeli ama onları çantandan çıkart istersen” diye cevap verdi. Hem artık şu sofrayı da toparlayalım geç oldu diyerek ayağa kalkıp masa üzerindeki eşyaları mutfak tezgâhına taşımaya başladılar. Birlikte sofrayı toparladıktan sonra Elvan tabaklarda kalan yiyeceklerden bazılarını buzdolabına yerleştirirken, kalanları çöp torbasına atıyordu. Taner “ben duşa giriyorum” diye seslendi. Elvan gülümsedi. Üzerindekileri çıkartıp duşa giren Taner yıkanıp çıktığında karşısında Elvan’ı çıplak hınzır bir bekleyişle buldu. Sarılmak istedi ama Elvan “bende duş alacağım beklemelisin” diye gülümseyerek yanından kaçıp banyoya girdi. Taner gülümseyerek yatak odasına geçmişti. Az sonra Elvan havluya sarılmış ayakta karşısına dikilmiş ona bakıyordu. “Seni çok özledim gel yanıma” diye konuştu Taner. Elvan sesini çıkarmadan yatağa girmiş ve Taner’e “bende seni” diyerek sarıldı.

Şimdi gece uzun bir aradan sonra duyulan özlemlerin birleşmesine tanıklık ediyor. Aradan iki yıla yakın zaman geçmiş ve ikisinin de eline yabancı bir değmemişti. Taner ve Elvan aylardır hatta üzerinden yıllar geçmiş olan kokularını birbirlerine aşılıyordu. Dışarıda yağmur yağıyor. İçeride bir çift tek vücut olmuş birbirine karışıyordu. Uzun süre duydukları özlemle sevişirken, öpüşürken, koklaşırken zevkin doruklarına kanat açıp uçmuşlardı. Taner Elvan’a “güzel bir sabaha yeniden birlikte uyanmamız dileğim gerçekleşti” diyerek laf attı. Elvan gülümsedi. “Huzurlu uykular canımın güzeli” “Huzurlu uykular canımın delisi” birbirlerine baktılar Elvan Taner’in göğsüne başını koyup uykuya daldılar…

Yeni gün, yeni sürprizler, yeni yaşanacaklara gebeydi…
..

Devamını Oku
Aytekin Orhan

Çokça sen azca ben içinde biz 10

Geliyorum. Yüreğim yağmurlu, gözlerimde sis bulutlarıyla geliyorum... Ne varsa konuş, ne varsa senden yana. Seni dinlemeliyim. Eksik bir yanın kalmamalı, şimdi anlat dinliyorum. Bunca zaman neler yaptın, nerelerdeydin. Korkularını bile bilmek isterim. Neler mutlu eder seni, yaşatmak isterim. Şiir sever misin? Ya şiirim olur musun? Sessiz kalma, uzun zamandır sessizim seni arıyordum. Şimdi konuş, susma, ne olur konuş. Aklından ne geçiyorsa, dinlemek isterim. Resim yapmayı sever misin? Sevmesen bile bir şeyler çizebilirsin. Uzun yollardan geldim. Senin için, seni görmek, seni dinlemek için geldim. Susamışsındır bir şeyler içelim. Ben çok sustum sen susma konuş, çok özlemişim. Hâlâ konuşmak istemiyorsun. Kendi içsel dünyanın içinde; kendine bile tahammül edemez hale gelmişsin. Susalım o zaman. Geçmiş zamanlarda bıraktığım gibi değilsin. Yıllar senide eskitmiş, yıllar seni senden etmiş. Susalım diyorsun susalım sadece, susalım şimdi senin yanındayım. Senin yanında senden uzaklarda susmuşluğumuzla...

Kimi zaman sessizlik, çok sesli bir korodan daha etkilidir.
..

Devamını Oku
Aytekin Orhan

10. Bölüm

Yeni güne uyandığında; boş duvarlarla selamlaştı. Sessizlik hâkimiyetini kurmuş, canı sıkkın bir şekilde yatağından kalkıp salona geçti. Bir gün öncesi yanında uyandığı Elvan gitmişti. Uyurken izleyip mutlu olacağı kimsesi kalmamıştı. Mutfak tezgâhının üzerinde duran çaydanlık bile gözüne kötü görünüyordu. Elvan’ın gidişinin üzerinden 24 saat geçmişti ve bir haber alamamıştı. Birçok kere telefon açtığı halde, telefonun kapalı ve ulaşılamaz durumda olduğu cevabını duydukça daha çok sinirleniyordu.

Oturduğu ev bomboştu ve sade döşenmişti. Dışarıda hava tüm sıcaklığıyla kendini hissettirmeye başlamış, istemeyerek olsa bile, kahvesini hazırlayıp pencerenin yanındaki koltuğuna geçmişti. Eline telefonunu alıp, son arananlardan Elvan’ı tekrar aradı. Telefon çalıyordu ama açan yoktu. İyice meraklanmıştı. Bir sigara yakıp, kahvesini içerken dışarıyı izlemeye koyuldu.

Telefonun sesiyle kendine geldi. Elvan arıyordu.
Merhaba canım, biliyorum beni merak ettiğini ama şarjım bitmişti ve kaldığım yurtta çeşitli sorunlarla uğraştığımdan seni arayamadım. Özür dilerim diliyordu.

Konuşmasını bitirmesini bekledi.
..

Devamını Oku