“Bilmeyen, bilinmeyen, bilemeyeceğim aşklara”
Nedenlerini bilemedim hiç
Ben uzaktan severim işte
Gözlerin değse tenime; gece
Bu gece sessiz, bu gece uyanık
Ellerim terli, toprağım kurak
Gözlerim kanlı, bineğim Burak
Çıkmalıyım bu gece göğün yedi katına
Yatağım taştan, yastığım hasır
Nasıl tanımazsın beni? Ben tarihim…
Senin gözlerin Çin Setindeydi o gün
Okumu çektiğim anda bakmıştın bana
Ve buyruk gelmişti… Geçilecek bu set
Bu ok nasıl geçtiyse karşıya
Oklanır iken hatunlar taylar;
Geceleri inan bana yar değil
Vuslatına eren gönül taş değil
Ellerimin ucunda duran hayat
Bu bedene giren hardır ruh değil
Ömrümün yakın tarihçesisin
''Kuyunun tam dibindeyim;
Bir âmâyla aynı manzaraya baktığım yerde...''
Sözmün yankı bulmadan
Gözümün ışığa ulaşmadan
Özüm maşukuna kavuşmadan
Bir gönüle bir yar çok,
Aşkı bulmak gerek bu zamanda.
Aşkın hududuna bin asker gerek
Hududun kapısı yok bu zamanda
Tarifi mümkün değilmiş
Düşünmek gerek hayatı
Attığın her adımdaki hatayı
Yaradılışındaki yüce manayı
Ölümü hatırlatmalı güneşin batışı
Sorunca Resuller Sultanı
bırak gecenin kollarına kendini
ve özgürlüğünü yaşa karanlığın
güneş değmiyorken gözüne
dik dik göğe bak ve düşünme
ne olacak yarın diye
yarın ne getirecekse getirecek
Unutulmuş zaman manzaraları gibi
Unutulmak zoruma gidiyor kardeşim
Ölümsüzlüğe atılan bir imzanın
Ölmesi zoruma gidiyor kardeşim
Soguk yüzüyle Ankaranın sureti
Bu gece hiç uyuyamadım, her gece
Uyur uyanık hayalin rüyama girince
Karar verdim bu gün sana gelmeye
Farklı yani her günden bu gün;
Nedense…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!